başlık başlık dolandım, şu yazacaklarımı yazdığımda moderasyonun silmeyeceği bir başlık bulamadım.
dün burada dönen kavga benim canımı çok sıktı. öyle böyle değil, aşırı sıktı. bir de dün aşırı yoğun bir günümdü, yazma fırsatı da bulamadım, daha da çok sıkıldım. kavga seyretmeyi sevdiğimi birkaç kere ifade etmiştim. sanırım o durum kavgaların taraflarını tanımadığım içindi. şimdi birilerini tanıyorum, dolayısıyla da sıkılıyorum. bu tespit başkasına ait: "ekşi sözlük kim kime dum duma, pisliği, uğursuzluğu, trafiği bitmeyen, istanbul gibi bir yer; kulzos herkesin birbirinin yüzüne güldüğü ama dedikodunun da bitmediği küçük kasaba" sanırım öyle gerçekten de. ben yeni taşınıp kimseyi tanımayınca uzaktan seyrederken olanları takmıyordum; ama şimdi tanışıklık başlayınca sinir bozmaya başladı. galiba yavaştan buralı oluyorum :))
burada kavga başlayınca bitmiyor. kaç tane başlık, her yorumda laf sokma vs. yazar bırakıp gidince mi rahatlıyor herkes anlamıyorum ki.
beth bi laf etmiş, ben de beğenmedim ilk kısmını. yani kasiyerlerin satın aldığımız ürünlere dikkat ettiklerini bile sanmıyorum. otomatik soruyorlar işte, "istemiyorum" deyip geçiyorum ben. benim bugüne kadar okuduğum, yazıştığım kadarıyla kibar, işinde gücünde bir insan beth. ters bir ruh haliyle yazdı, yazıp rahatlayıp gidecekti belki. ama ikinci kısımda haklı bence, memlekette herkes sikinin ucuyla iş yapıyor. ben avukattım, aylarca para kazanamadığım olurdu, müvekkil dosyasını sormaya aradığında hemen verirdim bilgisini. "ay ben az kazanıyorum, ne bileyim senin dosyanı" kafasına mı geçeydim ben de? asgari ücretliyse asgari ücretli (onu kazanamadığım zamanlar bile oldu) para veriyor hizmet bekliyor kız. emekçi arkadaş da işini yapsın, deposunda olanı biteni bilsin, doğru düzgün hizmet versin bir zahmet.
bu mecrada gözlemlediğim kadarıyla, biri beğenilmeyen bir yazıya tepki verince kırık camlar teorisine dönüyor işler. ya da kültürümüzden daha tanıdık bir metafor kullanayım vurun kahpeye! birileri de sakız gibi uzattıkça uzatıyor, yazar "yeter artık ben gidiyorum" deyince de karikatürlü espriler başlıyor.
bundan keyif alıyor musunuz gerçekten? dışarıdan bakınca çok sakil duruyor çünkü.
ha tepki vermesin mi insanlar? versinler. ama edilen lafla verilen tepkinin de bir oranı olur. münferit yazıyoruz, toplu hareket etmiyoruz deniyor, orasını bilmem mümkün değil. ama ben bir kişinin üstüne beş kişi gidildiğini görmüşsem içgüdüsel olarak duruyorum, yeterince yazılmış deyip beğendiklerimi artılayıp geçiyorum. her olayda gördüğüm ise birbirinin aynısı onlarca yorum ve başlık, birbirinin aynısı seksen tane espri. komik de değiller üstelik. benim gibi yaşlıyı bile güldüremediniz gençler.