Baharın en güzel öncülü olan bembeyaz papatyaların yalnızca kırları değil kalplerimizi de mis kokularla doldurmasını ifade eden deyim.
Öyle ki bahar; capcanlı renkleri mis kokulu çiçekleri, çağlası ve eriğiyle, kışın kasvetiyle köhnemiş yüreklerimizi, buz tutmuş popişlerimizi ve de sosyopattan hallice hislerimizi adeta sihirli bir pambığa sarmalayıp ısıtır ve yumuşacık yapar. Bu yüzden baharın da mutlulukla bir ilgisi olduğunu söylememiş olsa da Canım Süreya, ben inanıyorum ki düşünmüştür mutlaka.
Bütün bu yumuşatıcı güzellikler, mis kokular ve de kuş cıvıltıları eşliğinde gönül aşka düşmeyip de ne yapsın?
Zaten candan hanımefendi de aynı fikirde olacak ki o da sormuş sevdiceğine: "bahar geldiğinde mi ben böyle olurum, yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar? Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var? Tabii ki ben böyle olduğum için bahar..."