her şey eroinin dünya piyasasına hızlı bir şekilde yayılımıyla başladı. bu başlangıç, farklı yollar izleyerek devam etti ve sonunda heroin chic dedikleri bir moda anlayışına kadar evrildi.
eroin piyasaya ilk sürüldüğünde amerikan borsacıları, mankenler ve oyunculardan oluşan zengin dünyanın uyuşturucusuydu. fakat talep o denli artmıştı ki, arz tarafı bunu dengelemek isterken gereğinden fazla üretim gerçekleştirdi. bu da tüm dünyada eroin fiyatalarında ani bir düşüşe neden oldu.
bu fiyat düşüşü eroinin kenar mahallelerde el altından satılmaya başlanmasına sebep oldu. alt sınıftaki bu alım artışı, kirli iğne paylaşımları sonucu aids artışı ve altın vuruş (golden shot) diye tabir edilen aşırı doz ölümlerine sebep oldu. eroin seçkinlerin tercih etmekten kaçındığı bir uyuşturucu haline büründü.
arz tarafı bu durumdan memnun değildi. böylece eroini saflaştırmak üzerine çalışmalar yaptılar. bu saflaştırılmış ve etkisi çok daha fazla olan eroin burundan kullanılabilir hale gelmişti. fiyatı da diğer eroine göre oldukça yüksekti. ve eroinin sosyeteye giriş bileti yeniden çıkmış oldu.
özellikle 1990'ların başlarından itibaren tüm bilinen çevreler arasında hızlı bir eroin tüketimi yeniden başlamıştı. ve bunu saklamak zorunda da hissetmiyorlardı. saf eroin kullanımı artık havalı hissedilmesine neden olan bir şey haline gelmişti.
bu bağımlılığın psikolojik etkinliklerinin yanında fiziksel etkileri de oldu. kullanıcılar hızlı şekilde kilo kaybettiler, göz altlarında morarma, ciltlerinde solmalar gerçekleşmeye başladı. ve "heroin chic" fikri böylece doğdu.
moda dünyasındaki ilk yansıması gia carangi olarak görülmekte. (kendisi de aids'den ölmüştür) fakat bu kavramı gerçek anlamda taşımayı başarmış en ünlü top model şüphesiz kate moss'tur. çok ünlü moda dergilerinin, fotoğrafçılarının, defile organizasyonlarının heroin chic sıfatını taşıyabilecek mankenleri yükseltmesiyle bu oluşum moda dünyasından film ve müzik dünyasına da yayıldı.
film (trainspotting, pulp fiction) ve müzik (grunge, rock) piyasalarına atlayan bu moda, uyuşturucu kullanımının artmasına da neden oldu. (parantez içleri de hep güzel şeyler ama neyse...)
bu dönem çoğunlukla kadınların olsa da erkeklerin de zayıfladığı, asileştiği, güzellik anlayışlarını reddettiği, yapılmaması gereken şeyler yapmayı istediği, sağlıksız görünmekten mutlu olduğu bir dönem olarak devam etti.
(not: anoreksiya nervoza'nın manken hastalığı diye adlandırılmasının asıl sebeplerinin başında heroin chic kavramı gelir)
uyuşturucunun rağbet görmesi, yaygınlaşması ve sonuçları tüm dünyayı olumsuz şekilde etkilemeye başlamıştı. 1997 yılına gelindiğinde o dönemin ünlü moda fotoğrafçılarından davide sorrenti'nin uyuşturucuya bağlı ölümü moda dünyasını ciddi şekilde sarstı. uyuşturucu kendi evinden birinin ölümüne sebep olunca tepkiler artmaya başladı.
ve dönüşüm başladığı yerden, moda dünyasından harekete geçti. kadınsı, sağlıklı, kıvrımları olan model tercihleriyle yeni bir "moda" kavramı oluşturuldu. artık eroinman görünümlü kadın ve erkekler eski modaydılar.
kadının "kadınsı" görünmesi gerektiğini savunan bu girişimin en iyi örneği gisele bündchen diyebiliriz.
böylece tüm dünya çapında değerlendirildiğinde 80'ler ortasından 2000'ler başlarına kadar devam etmiş heroin chic modası son bulmuş oldu.
ve bu moda yüzlerce gencin ölümüne sebep oldu...