(öncelikle dünyada hala bir saf ırk olduğunu kabul edecek ne kadar insan var onu sorgulamak gerek... neyse haydi gerçekçiliğin anlamı yok, ırk deyip geçelim)
"bir insana, bir gruba ya da bir kuruma karşı, ırksal ya da etkniksel özelliklere dayalı olarak ayrımcılık yapmaktır" tanımına göre ayrımcılık yapıldığında söz konusu olan ve bu ayrımcılığın bakış açılarına göre şekillenebileceği yumuşak bir zeminde temellendirip farklı farklı argümanlar eşliğinde bir var olup, bir var olamayan psikolojik hastalık.
ülkemizde de dünyada da genellemelere dayanır. insanın yaşadığı her coğrafyada, insanın kurduğu her düzende görülür, görülecektir. çünkü yapılan genellemeler belli bir yaşama tarzı, eğitim algısı, kültür ve geleneklerden kaynaklanmaktadır.
örnek vermek gerekirse hint mutfağı çok baharatlıdır diye bir genelleme var. bu durumda tüm hindistan'lılar baharatlı yemek yiyorlar? yanlış mı? baharatsız yemekler yiyen hindistan'lılar genelleme içinde kalmak durumunda kalmamışlar mıdır?
bu masum örnekleri çoğalttıkça bir zümre için kalıplaşmış fikirler oluşur. bu da doğaldır.
ülkemizde son dönemde ırkçılığın söz konusu olduğundaki tartışmaların öznesi suriye'den gelen çok fazla sayıda insan.
son dönemde türkiye'de ırkçılık, bu insanların gelenek ve kültürlerinin getirisi olan "baharatlı mutfaklarını" hiç değiştirmeden ve bunu da gerek devlet yardımlarıyla (hoşgörü, sağlanan kolaylıklar, açıkça yapılan yardımlar vs), gerek aymazlıklarıyla, gerek dünya görüşleriyle, gerek kültürleri, gerek gelenekleriyle, burada da (türkiye'de) bildikleri ve alıştıkları yaşantılarını uygulamak istediklerinde, onlara ayrımcılık yapıldığını düşünen türkiye'liler tarafından eleştirildiğinde, eleştirenlerin suçlandığı düşünce akımına dönüşmeye de başlamıştır.
bakın kötülük yaptıran ırkçılık kesinlikle insan sıfatına yakışmaz. ama genellemelerin önüne geçmek de insan doğası nedeniyle neredeyse imkansızdır. her toplum kendi gelenekleri ve kültürüyle bir arada yaşayabilir. farklılıklar her zaman herkesi ya da her toplumu (sayıdan bağımsız, toplu halde yaşayan insanı) rahatsız etmemeli gibi bir düşünce çok farazidir.
aynı ırka sahip insanlar, aynı ülkede bölge bölge farklı kültürler içinde yaşıyorlar. kozmopolit ülkelere göz atın, bunu çok rahatça göreceksiniz. böyle organik bağlarla bir arada elbette yaşayabilirler ama eğer yapay bir şekilde iç içe yaşamak zorunda kalınırsa aynı ülke vatandaşları dahi bu durumu büyük ihtimalle yadırgar, kabul etmez.
ülkeleri geçtim, istanbul'u göz önüne alın... semtten semte değişen insan profillerine bakın... yani konu çok bıçak sırtı durumdadır, farazi görüşlerle çözülemeyecek kadar eskiye ve derin sosyolojik gerçeklere dayanır.
açıklama notu: demek istemiyorum ki deri rengine göre aşağılansın insanlar, kökenine göre üst kimlik - alt kimlik sahibi olsun... bunlar zaten en asgari düzeyde her insanın anlaması, uygulaması ve bilmesi gereken, hatta öyle hissetmesi gereken şeyler. tıpkı çocukların düşünce sisteminde, farklılıkların, herhangi bir "düzey" sınıflandırması anlamına gelmediği gibi.