1. Abdulhamid, uyguladığı zorbalık ve baskı politikası, siyasal özgürlükleri kısıtlaması ve bu kısıtlamaların ticarete, eğitime ve verimli çalışması gereken kamu yönetime verdiği zararlar dolayısıyla da sert bir dille eleştirilir hale gelmiş. Mevcut düzen, özellikle rüşvet, vergilerin yalnızca "sarayın" çıkarları doğrultusunda toplanıp harcanması ve mutlakiyetçi yönetimin sürmesiyle suçlanırmış. Size de tanıdık geldi değil mi? Tüccarlara da pasaport verilmiyormuş. Mesele kişilerin seyahat özgürlüğünü kıstlamanın ötesinde; Mesele ticaret ve sanayinin gelişmesine de engel olması. Hükümet tarımsal gelişmelere de ilgisizlik gösterdiğinden gitgide tarımsal üretim azalmış. Böylece köylü içler acısı bir durum içine düşmüş. Bu kısmı da çok tanıdık! Ormancılık ve madencilik alanındaki yatırımlarda ise sermaye sahibi özel girişimciler yerine sarayda görevli ya da saraya yakınlığı olan kişilere ayrıcalık tanınmış. Ve bu da çok tanıdık.

    Başlığa konu devrimin halk hareketine dönüşmesinde ciddi bir etkidir yukarıda anlatılanlar. Genç subaylar devletin mevcut düzeninden, araplaşmasından oldukça rahatsızlardı zaten. Makedonya'nın "barışa kavuşması" için İngiltere ve rusya'nın ortak hareket etmesi de devrimin fitilini ateşlemiş. Bu olaydan sonra niyazi bey, resne'de ayaklanmayı başlatmış. Subay olan Niyazi bey'in girişimi ile bölgedeki halk, ittihat ve terakki cemiyeti'nin yönetimi altında örgütlenmiş. Daha sonra dağlardaki çeteleri izlemek bahanesi ile yüz kadar askerle birlikte, örgütlenmiş silahlı halkı dağa gödermiş. Halktan ve ordunun içerisindeki subaylardan geniş katılım bulan bu hareketi bastırmak için Abdülhamid de boş durmamış. Tüm zor kullanmaların ve subayları caydırma çabaların faydasız olduğunu anlayınca anlaşma yoluna gitmek zorunda kalmış. 23 temmuz sabahı 1908'de ittihat ve terakki cemiyeti meşrutiyet'i ilan etmiş. İttihat ve terakki cemiyeti bundan sonraki adımını kanuni esasi'yi değiştirmek üzere atmış. 1909 yılında da padişaha geniş yetki veren maddeler değiştirilerek yürütme yetkisi meclise verilmiş. Ancak Anayasa’nın değiştirilmiş halinde de padişahın kişiliğinin mukaddes ve sorumsuz olması ilkesi varlığını korumuş. Egemenlik yine saltanat makamına aitmiş. Sadrazam ve Şeyhülislamın atanması yetkileri yine padişaha aitmiş.

    Ama 1908 devriminin cumhuriyet'in kurulmasında çok önemli bir rolü vardır. Atatürk de bunun bilinci ile resneli niyazi'ye teşekkür etmiştir.
    #241099 iyibiriz | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0olay