1. 'ın 1865'te kaleme aldığı 100 sayfalık kitabı... 'in fragmanı niteliğindedir. marx bu kitapta ''burjuva iktisatçısı'' tariflediği benzeri ekonomistlerin teorilerini sivri bir dille çürütmüştür. türkçesi tarafından ismiyle yayımlanmıştır.

    kitapta kabaca in nasıl işlediği, ve ayrımı, in oluşumu ve birikip merkezileşerek yi oluşturması, paranın elden ele dolaşarak yeni yatırımlar ve lerle nin habire büyüyerek kendini yeniden yeniden üretip katlaması konu edilmiştir...

    'a göre bir döngü içerisinde kendisini her gün yeniden üretir ve bunu işçileri sömürmek yoluyla yapar: ye sahip olan , kendi işini kurmak için gerekli masraflar (, , , , , ve işlenecek olan ler...) için bir yatırım yapar. daha sonra işi istihdam edecek elemanları ayarlar ve onları her gün düzenli bir biçimde çalıştırır. sırf bu işçilerin (bkz: ) çalışmasıyla sermayesini büyütür ve genişletir. işçiye ürettiği değerin sadece bir kısmını ona öder, kalan kısmına kendisi için el koyar. ve bunu tek tek her işçi üzerinden gerçekleştireceği için hiçbir sarf etmeden zamanla muazzam bir üretir. bu serveti nasıl değerlendireceği yine kapitalistin kendi insafına kalmıştır: isterse yeni yatırımlar yoluyla ini büyütür ve daha fazla e sahip olur, isterse keyfi harcamalar yoluyla parasını farklı kanallara aktarır ve elden ele dolaşan para işlerlik kazanarak yeni ler yaratılmasını ve servetin sürekli olarak kendini büyütmesini sağlar...

    engels'in önsözde belirttiği üzre,


    -- spoiler --


    İşçimizin —bir tesviyecinin— bir günde tamamlayabileceği bir makine parçasını yapmak zorunda olduğunu varsayalım. Hammadde —daha önceden gerekli biçimde hazırlanmış ve — 20 mark tutuyor. nin kömür tüketimi, ve bu aynı buharlı makinenin, nın ve işçimizin kullandığı öteki aletlerin bu kullanımdan doğan , bir gün için, bir marklık bir değeri temsil etmektedir. Varsayımımıza göre, bir günlük ücret, 3 marktır. Böylece bizim söz konusu makine parçası, hepsi içinde, 24 mark etmektedir. Ama kapitalist, buna karşılık, müşterilerinden, ortalama olarak, 27 mark alacağını hesaplamaktadır, ya da yaptığı harcamadan 3 mark daha fazlasını.
    Kapitalistin cebine indirdiği bu 3 mark nereden geliyor? Klasik ekonominin iddiasına göre, metalar, ortalama olarak, kendi değerlerinden satılırlar, yani içerdikleri gerekli-emek miktarına tekabül eden fiyatlardan. Bizim makine parçasının ortalama fiyatı —27 mark— demek ki, kendi değerine, yani bu parça içinde cisimleşmiş emeğe(bkz: ) eşit olacaktır. Ama bu 27 marktan 21’i, bizim tesviyeci işe koyulmadan önce de zaten var olan bir değerdi. 20 markını hammaddeler, bir markını da iş sırasında tüketilen kömür, ya da sürecinde kullanılmış ve etkinlikleri bu değer tutarınca azalmış olan makineler ve aletler içermekteydi. Geriye kalıyor hammaddenin değerine eklenmiş olan 6 mark. Ama iktisatçılarımızın kendi varsayımlarına göre, bu 6 mark, ancak, işçimizin hammaddeye katmış olduğu emekten ileri gelebilir. İşçinin oniki saatlik emeği, böylece, 6 marklık yeni bir değer yaratmıştır. Onun oniki saatlik emeği, demek ki, 6 marka eşit olacaktır. Ve böylece, biz de, en sonunda, “emeğin değeri”nin ne olduğunu bulmuş oluyoruz.

    “Dur bakalım!” diye bağırıyor tesviyecimiz. “Altı mark mı? Ama ben ancak üç mark aldım! Benim kapitalist, oniki saatlik emeğimin değerinin ancak üç mark olduğuna yemin billâh ediyor, ve eğer altı mark isteyecek olursam, benimle alay eder. Ne demek oluyor bu?”

    -- spoiler --

    #240896 mahallenin delegesi | 4 yıl önce (  6 ay önce)
    0kitap