ingilizce bir deyim. deyim ingilizce olmakla birlikte kökü rus edebiyatında. 1854 yılında ivan krylov tarafından yazılan bir fabl ile başlıyor. fablın konusu bir müzeyi ziyarete giden en ufak detayları bile inceleyen fakat odanın ortasında duran fili görmeyen bir adamın hikayesi. daha sonra dostoyevski besy* adlı romanında bu öyküye referans veriyor. günümüzdeki metaforik anlamıyla kullanımının tam olarak ne şekilde olduğu çok net değil ama 1959 yılında the new york times gazetesinde yayınlanan bir yazı ile birlikte günlük kullanımı yaygınlaşıyor. gelelim anlamına. göz ardı edilemeyecek kadar büyük sorunu daha da büyüyecek endişesiyle görmezden gelmek, sözünü etmekten kaçınmak anlamını taşıyor. ve fakat odanın ortasındaki filden sözedilmediği sürece yaşam alanı daralıyor. bazı çeviri eserlerde odadaki fil olarak geçiyor bu. türkçe'ye yerleşmiş bir kullanımı var mı bilmiyorum. ama güzel metafor.