Tarla açma tarımı yayıldıkça ve bu yaşam biçimine bağlı kişilerin sayısı arttıkça, ilk çiftçilik yöntemlerinde yapılan iki değişiklik büyük bir önem kazandı. Tarımın ilk başladığı dağlık ve tepelik alanın kuzeyinde bulunan Avrasya'nın büyük bozkır bölgelerinde, az ağaç ve bu nedenle tarla açma tarımına doğal olarak uygun az yer vardı. Öte yandan, bozkıra özelliğini veren geniş otlaklar, evcilleştirilmiş hayvan sürülerinin yaşamasına özellikle uygun yerlerdi. Bu durumda, bozkırın avcıları, ilk çiftçilerce geliştirilen bir dizi uğraşıyla karşılaştıklarında, tahıl tarımının gerektirdiği yorucu ekme biçme işlerini benimsemeyip, hayvan evcilleştirmeyi benimseyerek, coğrafya çevrelerine etkin bir uyum gösteriyorlardı.
Böylece, tarımın ne olduğunu bilen, ama onu hor gören kendine özgü bir çoban yaşam biçimi ortaya çıktı. Dağların güneyinde, daha sıcak ve daha kurak olmakla birlikte, otlakların, Arap Yarımadası'nın büyük yayı boyunca
çölü renklendirdiği, kuzeyin bozkırına benzer bir çevre vardı. Bu bölgede de çobanlık, neolitik çiftçilik tekniklerinin
bir çeşitlenmesi olarak gelişti. Güney bölgesinde evcilleştirilen hayvanların çeşitleri, kuzeyde yeğlenen iri hayvanlardan
farklıydı. Koyunlar, keçiler ve eşekler, yarı çöl ikliminde yaz ayları çekilen yem kıtlığına, iri yapıları kuzey bozkırının soğuk kışlarını ölmeden geçirmelerinde yardımcı olan sığırlardan ve atlardan daha iyi dayanabildi.
Çobanlığın, tarım dünyasının kuzey ve güney kıyılarında, çiftçilikten farklı bir yaşam biçimi olarak ne zaman
ortaya çıktığı kesin olarak tarihlendirilemez. mö. 3000'den önce çoban yaşamı sürdürenlerin sayısı olasılıkla pek fazla
değildi. Bu tarihten çok sonraları bile, bozkırda çobanlık yaşamına tam bir uyum görülmez. Örneğin, at sırtına binmek
gibi basit teknikler, belki eyer üzerinde yaşam, ürkmeden insanların sırtına binmesine izin verecek biçimde
eğitilebilecek türden atların yetiştirilmesine ve ilk girişimleri sonucu, hayvanın kendisini sırtından fırlatmasıyla yere hoş olmayan bir düşüş yapsa bile denemelerini sürdüren kişileri gerektirdiği için, mö. 900'den sonraya kadar yaygınlaşamadı.
ilk çiftçi topluluklar oldukça barışçı ve eşitlikçiyken, başarılı büyük hayvan avcılarının ayırt edici özelliği olan
savaşçı örgütleniş ve şiddete başvurma alışkanlıkları böyle bir çoban yaşamında önemini yitirmedi. Aralarındaki bu
zıtlık, çobanlara, çiftçilerle herhangi bir askeri çatışmada açık bir üstünlük verdi. Gerçekten çobanlar öylesine büyük
bir üstünlüğe sahip oldular ki, her zaman öteki insanları boyun eğdirerek ve onları hayvanlarıymış gibi sömürerek
evcilleştirmeye kalktıkları görüldü, diyor William Hardy McNeill.