1. ortaokula gidiyorduk.

    boş dersleri fırsat bilip sınıfın en arka sıralarında toplanır sağdan soldan kulağımıza çalınmış hikâyeleri birbirimize anlatırdık. Aklımızı karıştıran soruları birbirimize sorar, cinselliği yalayıp yutmuşçasına cevaplar verirdik. çok iyi hatırlıyorum. okulumuzda bulunan bilgisayar laboratuvarına ilk kez gireceğiz. hepimiz heyecanlıyız. öğretmenimiz bütün bilgisayarları tek tek açıp her masaya üçer öğrenciyi oturttu. öğretmenimiz internete nasıl girilir onu anlatırken girdiğimiz sayfanın yanında parıldayan reklamı üçümüz birlikte görünce afalladık. ben kadına odaklanmışken yanımdaki iki arkadaşım da bana "bakireyim ne demek pia?" diye sordular. öküzün trene baktığı gibi baktım yüzlerine. hani arka sırada patır patır cevaplıyordunuz soruları.

    liseye gidiyorduk.

    ergenliğin devam ettiği, hem ruhsal hem bedensel yolculukların keşfine çıktığımız deli dolu zamanlarımızdı. ne zaman boşluk bulsak hemen kadınlık üzerine söylenceleri havalarda uçururduk. birimiz posta gazetesi alır, birimiz haydar dümen'i okur hepimizse dinlerdik. sonra üzerinde tartışır neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verirdik. kimsenin de aklına gelmediği gibi bu efsaneleri kulaktan kulağa yaymaya başlayınca oturup adam akıllı kitaplar sipariş etmiştim. bir de utanmadan okula getirmiş, arkadaşlara göstermiştim. alın okuyun, diye. okuduğum hiçbir kitapta "bakire"lik üzerine bir şey demiyordu. madem öyle neden bizim kızlar bu kadar kafaya takıyorlardı? sınıfımızdan bir kızımızı erkenden evlendirdik. hâlâ kızıyorum. hâlâ üzülüyorum. ailesinin baskısıyla maddi olanaksızlıkları bahane edip götürdüler kızı. o haftayı da hiç unutmuyorum. bir hafta boyunca her teneffüste kızın etrafında çember oluşturur, tek tek anlatırlardı neyin ne olduğunu. içlerinden biri var ki "bakiresin değil mi? sonra kötü olur bak." kız bakirenin ne olduğunu bilmediği gibi "o ne ki?" dedi. soruyu soran arkadaşım bakirenin sözlük ve biyolojik tanımını yapamadığı gibi "oraya şeyin girmesi." demesin mi... daha ne şehir efsaneleri dönüyor sıralarda kim bilir....

    üniversiteye gidiyorduk.

    tanıdıklık geçti. heyecan dindi. merak azaldı. neyin ne olduğuna dair bilgi çoğaldıkça güven arttı. kendimi keşfettim. kimliğimi buldum. kim olduğumu biliyordum artık. ilk dokunuşu, ilk öpüşmeyi, ilk sevişmeyi yaşadığım geceden sonra artık bakire değildim. herhangi bir nesnenin ya da organın "oraya şeyin girmesi"ne gerek yoktu. benim için anlamsızlığını anladıktan sonra etrafımdaki arkadaşların, içinde bulunduğumuz kültürün doğurduğu erkeklerin/kadınların itinayla özen gösterdiklerinin nedenini hiçbir zaman anlayamadığım gibi sınıfımızdan bir arkadaşımızın nişanı atmasıyla birlikte nişanlısına "bekaret" davası açmasıyla ünlenmiştik okulca. haberi alan bizim sınıfa uğruyordu. bunun üzerine nice okumalar, nice araştırmalar yapıp konferanslardan seminerlere atölyelerden salonlara zıplayıp durmuştum. kadın için biçilen "bakire"liğin erkek için de geçerli olduğuna artık kanaat getirmiştim. ola ki çevremden biri bir şey söylediğinde hemen lafları joker kâğıtları gibi uçuruyordum.

    mezun olmuş, çalışıyorduk.

    işe başladığımın ilk aylarıydı. birbirimize ısınmaya başladığımız zamanlarda konu dönüp dolaşıp sevgiliye ve cinsel ilişkiye dayanmıştı. bana "bakire misin?" dediklerinde "hayır, bakire değilim." demiştim. şaşırmışlardı. "nasıl yani, sen lezbiyen değil misin?" "evet lezbiyenim ama seviştim sonuçta. seviştiğim için bakire değilim. sizin için olay sadece zar mı? bu mu yani bütün meseleniz?" diye çıkışmıştım. aradan geçen zamanla bu durumun beni çok rahatsız ettiğini fark etmiştim. günler geldi, günler geçti bunu hiçbir insana anlatamayacağıma karar verdikten sonra oturdum bir tanışma aplikasyonu indirdim. lezbiyen tanışma uygulamasından bir kadınla tanıştığım gibi hemen ertesi günü gelip beni evden aldı ve gittik evine.

    "kendini tutma sakın. dilediğince doyasıya sevişelim. sakın aklına soru işareti getirme. o an ne yaşamak istiyorsan yaşa. sakın durdurma kendini." dediğimde çok şaşırdı. nedenini sorsa da ortamın enerjisini bozmamak için belinden kavradığım gibi yatağa sürüklemiştim. sonrasında ise hafifledim. işe giderken müjdeli mesajlar attım sevdiğim bir iki arkadaşıma. artık herkesin aklını karıştıran şaşkınlık olmayacaktım.

    #236494 pia | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0genel terim