1. "ya güzelsin ya zeki" seçiminin birçok yerde dayatıldığı dünyamızda, kullanana "özgüvensiz" kullanmayana "bakımsız" gibi sıfatların yakıştırıldığı bir tercih. altını çiziyorum, tercih.

    çirkin, bakımsız ama zeki ve sınıfın en iyi notlarını alan kız, etrafları erkeklerle çevrili olan güzel ama o kadar da zeki olmayan kızlara içten içe özenir. bir gün o da "erkek" istediğine karar verir, diğer kızlardan bazıları ona "güzelleşmesinde" yardım eder, önce bi cımbız sonra bir paket ağda sonra tonlarca makyaj malzemesi hop bir mini etek, topuklu ayakkabılar ve maşalı saçlar derken ta-daa! kızımız o sabah sınıfa ağır çekimde yürür, saçları savrulur ve bütün erkeklerin dikkatleri o tarafa çekilir. bu senaryo çok tanıdık değil mi size de?
    peki bu senaryodaki algının suçu o bir paket ağdada mı, makyaj malzemelerinde mi yoksa topuklu ayakkabıda mı?

    çocuklarımıza iç güzelliği, nezaketi, kendini geliştirmeyi, okumayı, kültürlenmeyi öğretelim. sevgiyi, onları kendisi olduğu için sevecek insanları ayırt etmeyi öğretelim. güzel olduklarını, dünyadaki herkesin güzel olduğunu ve sevilmeye değer olduğunu öğretelim. kimsenin birbirine üstünlüğünün olmadığının, herhangi bir konuda yapılan haksızlığın karşısında durması gerektiğini öğretelim. güzel olmak için çaba sarf etmeleri gerekmediğini öğretelim. o zaman hala topuklu ayakkabı giyenler, makyaj yapanlar, saçlarını boyatanlar ve tıraş olanlar olur. ama algı sanki farklı olur.

    kendisine sakal yakışan bir erkeğin sakal bırakması, yakışmadığını düşünenin işe gitmeden önce tıraş olması kadar doğal geliyor bana kendisine yakıştığını düşünen birinin makyaj yapması da. bakın, baskıdan veya "bakımlı kadın makyaj yapar" dayatmasından bahsetmiyorum, istemekten bahsediyorum.

    sadece güzelliğiyle ön plana çıkmaya çalışan -çünkü bu kazandırıyor (!)- kadınlar gösterebilirim. ama makyaj konusunda yetenekli, kendine yakışanı giyen, hem güzel hem kültürlü hem zeki kadınlar da gösterebilirim. dış görünüş bazıları için önemlidir, başkalarının dış görünüşü değil kendi dış görünüşü tabii. buna uğraşmayanlar çirkindir de demiyorum. ama yeri geldiğinde buna önemli bir vakit harcayacak kadar takıp takıştırmayı, istediğini giymeyi, istediğini sürmeyi seven insanlar var, normal mi? bence son derece normal. kim ne isterse yapabilir. "ona uğraşacağı vakitte..." şeklinde başlayan cümleleri kurabileceğimiz birsürü etkinlik birçoğumuzun hayatında var.

    bazen canım ister sabah güzel eyeliner çekmek için normalden erken kalkarım, bazen canım istemez saçımı bile düzeltmem bir bere geçirir kafama öyle dışarı çıkarım. ikisi de benim ve ikisi arasında bir bilgi-kültür-tutum farkı yok. herkes makyajı "güzelleşmek için" ya da "özgüvensiz olduğu için" yapmaz, bazıları bundan sadece hoşlanır. tıpkı yapmayanların da yapmama sebebinin "bakımsız olduğu için" olmaması gibi. güzellik veya zeka/kültür, bir seçim değildir.

    özetle, ortada kocaman bir güzellik algısı problemi var. herkese zayıflık, dolgun dudaklar, büyük memeler, vücuduna göre sağlıklı ve normal ölçülerde olamayacak kadar ince bir bel ve büyük bir popo gösteriliyor reçete olarak. bunu çözmek istiyorsak çözüm bunun için kullanılan yöntemleri ya da makyaj sektörünü yok etmek değil. çünkü inanın, ortada fondöten olmasaydı belki de yüzümüze çamur sürecektik ama bu problem bu şartlar altında yine orta yerinde duruyor olacaktı hayatımızın.
    #235825 cassiopeia | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0genel terim