18-19. yy'da ortaya çıkan ve kuzey yarımkürede norm haline gelen bir fenomendir. erkek giyiminde koyu ve soluk renklerin hakim olması, kırmızı ve pembe gibi canlı renklerin kadınlara itelenmesi öyle çok eski bir gelenek değil. kırmızı, pembe, turuncu, fuşya falan neden kadın rengi olarak görülür, sahneye çıkanlar ve geyler dışında erkeklerin böyle renkler giymesi tabu addedilir diye düşündünüz mü hiç? ben toplumsal şartlandırmalara kafayı taktığım ve her şeyin nedenini sorgulayıp durduğum için bunu da merak edip araştırdım ve karşıma akla zarar bilgiler çıktı.
sanat tarihine, klasik resim sanatına ilgisi olanlar bilir, ortaçağ ve rönesans devri tablolarda erkekler günümüzdekinden çok farklı giyiniyormuş. en cart kırmızılar, cıvıl cıvıl renk cümbüşü tunikler, şapkalar yaygınmış. günümüzdeki klasik koyu renkleri sadece ruhban sınıfı, yargıçlar ve matem tutanlar giyiyormuş. koskoca krallar falan cart fuşya tunik altına saten tayt giyebiliyormuş, canlı kırmızılar, pembeler falan kesinlikle kadınlara mahsus değilmiş. nitekim günümüzde kendi kültürünü muhafaza etmiş olan afrika milletlerinde, batı dünyası ve batı normlarını benimsemiş olan diğer memleketlerde standart olan renkleri cinsiyetlere ayırma saçmalığı yok.
sonra 18. yüzyılda beau brummell diye dallama bir ingiliz çıkıp asilzadelerin arasına karışmak için dandyism denen giyim modası akımını başlatmış. fakirin teki olduğu için gösterişsiz, her yere her şeye giden koyu renklerden ibaret, günümüzdeki takım elbisenin ağababası olan şeyi icat etmiş. kendisi gibi zenginlerin, asilzadelerin arasına karışmak isteyen ama açlıktan ağzı kokan dandy tayfası da bunu taklit edip viral hale getirince standart haline gelmiş. beyaz gelinlik de kraliçe victoria'nın icadıdır zaten.
dallama ingilizin teki geliyor, bütün dünyanın modasını tak diye değiştiriyor. kendi giyim anlayışını, ahlak normlarını viral hale getirip her yere yayıyor.
dedelerinin giydiği rengarenk esvaplardan bihaber olan şaşkalozlar da gidip cenaze renkleri haricindeki bütün renkleri efemine ilan ediyor. yani o bayık, koyu renklerin erkek rengi olarak kabul edilmesi 18-19.yy'da yaşamış olan dallama bir ingilizin bok yemesi aslında, yok öyle bir şey. tabii insanlar koyun sürüsü olduğundan bu geleneklerin nereden geldiğini, niye öyle olduğunu sorgulamak yerine çevresinden, ailesinden öğrendiği şekilde aynen devam ettiriyor ve bunu dışına çıkanlara homo, deli, manyak vs yaftaları yapıştırıyor.
buradan bu saçmalığa ingiliz sömürgesi olmalarına rağmen direnip canlı renklerle dolu geleneksel giyimlerini koruyan afrikalı biraderlerime selam ediyorum.