1. türkiye'deki üniversitelerin kalitesinin düştüğünü öngöremeyen öğrenci ve ailelerinin başına gelen üzücü olay. her ile üniversite açmanın övünülecek bir şey olduğunu düşünen bir siyasi partinin başta olduğu bir ülkede birçok ailenin bunu öngörememesi şaşırtıcı değil aslında.
    aslında benim daha çok üstünde durmak istediğim bu konunun öğrenci tarafı. başarı irili ufaklı birçok şeyin bir araya gelmesi ile mümkün olan bir çıktı. bizden kaynaklı olsun olmasın bu irili ufaklı şeyleri üst üste koymayı başaramamış olabiliriz. bazen planlar tutmaz. burada kendimize sormamız gereken kritik soru şu: planım neydi ve ne oldu? gözlemlerime göre liseden üniversite mezuniyetine kadar öğrencilerin bırakın planlarının başarıya ulaşmasını birçoğunun planı bile yok.
    çoğu zaman bu tarz ileriye dönük plan ve projeleri konuşmayı seven birisi olarak ortamını ve keşfedilmeyi bekleyen yeni birilerini bulduğum zaman konuyu açarım. okuduğu bölümü neden tercih ettiği, eğer bilmiyorsam okuduğu bölümün ne üzerine olduğu gibi sorular sorarım. ilk soruya aldığım cevaplar genelde "puanım buraya yetti", "ailem yönlendirdi", "aslında ben mimarlık istiyordum da olmayınca buraya geldim" tarzı rüzgarın savurduğu yaprak misali sadece savrulmuş insanların vereceği türden. bazen olaylar isteğimiz dışında gelişebilir. olan oldu. peki ya bundan sonrası?
    okuduğunuz üniversitenin kalitesiz, hocalarınızın bu bölümün dünya üzerindeki en kötü örnekleri olması mezun olduktan sonra yaşayacağınız hüsranın gerçekliğini değiştirmiyor ki. öğrencilik yıllarında dönüp bakmadığınız öğrenmeniz gereken konulara şimdi mezuniyet aşamasında ya da mezuniyetten sonra pişmanlıkla bitirmeye çalışmanızın stresi ve üzüntüsü kalbinize zarar değil mi?
    bu soruları ikinci çoğul olarak sordum. çünkü ben bu ve buna benzer sorulara cevap vereli çok oldu.
    kendi gözlemlerime göre birçok öğrenci diplomayı öğrendiklerinin bir tescili ve işe girmenin bileti sanıyor. üniversitelerin üniversite olduğu yıllarda bu doğru olabilir. ancak günümüzdeki devlet üniversiteleri için bu böyle değil. derslerin kalitesiz ve öğrenmeden geçilebilen bir tiyatrodan ibaret olması iş verenlerin de gözlemlediği bir şey.
    üniversite tiyatronun tiyatro eğitimi alınmadan bütün eğretiliği ile oynandığı dev bir sahne. gerçek olan tek kısım öğretim üyelerinin aldığı ve kimi ailenin binbir zorlukla çocuklarına gönderdiği para.
    çevremdeki herkes üniversitelerin kalitesinin düştüğünden bahsediyordu. bunları duyuyor ancak bu kadar büyük çaplı bir çürüme ile karşılacağımı tahmin etmiyordum. bir süre derste öğretilen konuları farklı kaynaklardan pekiştirerek öğrenmeye çalıştım. ancak bunun ders notlarıma olumlu yansımadığını fark ettim. eğitim denen şey o kadar çürümüş ki öğretim elemanı eğer konuyu yanlış anlattıysa karşı çıkma hakkınız yok. sorduğunuz soruları ya geçiştiriyorlar ya da "ulan ben bu okulda kaç yıldır hocayım daha mı iyi bileceksin" mesajı veren hal ve hareketlerde bulunuyorlar. itirazlarımın kaynağı olmasa, benim uydurmalarım olsa eyvallah da önerdiğin kaynak kitabın içerisinden okuyorum, o ne olacak. baktım böyle bir mücadele sinirlerimi germekten başka bir işe yaramıyor. ben de mesleki hayatımda pratikte işime yaramayan bütün dersleri sadece geçmek için geçtim. genel ağırlıklı not ortalamasını da çok önemsemedim. akademik kariyer düşünenler için önemli tabi. bir iş yeri mezun olduğum üniversiteye ve genel ağırlıklı not ortalamama öğrencilik yılı boyunca ortaya koyduğum projelerimden daha çok önem veriyorsa zaten işe almasın. iş arkadaşlarımın dersi yüksek geçmek için hocanın anlattıklarını sorgulama ve idrak etme süzgecinden geçirmeden alıp onu sonra aynı biçimde kağıda geçirmiş yarış atları olmasını istemem.
    öğrencilik yıllarımda kendime bir şeyler katmış ve hala katıyor olmama rağmen mezun olduğumda iş bulacağımı garanti edemiyorum. benim yaptıklarımın çeyreğini yapmamış öğrencilerin işlerinin hazırmış gibi rahat davranması haliyle tuhafıma gidiyor. torpilin çok döndüğü bir bölüm olsa bir nebze anlarım da, o da değil. ayrıca yıllar önce altını çize çize söylediğim konuları bana şimdi sanki ben daha önce hiç bahsetmemişim gibi söylemeleri de üzücü.
    öğrenci kaynaklı olmayan durumlar için maalesef elden bir şey gelmiyor. yani bir öğrenci yapması gereken bütün sorumlulukları kusursuz yerine getirmiş olsa bile o sektörün türkiyede gelişmemiş olması, torpilin çok dönmesi gibi nedenlerle işsiz kalabiliyor bu coğrafyada. böyle bir durumda da yurtdışı denemek sanırım en iyisi.
    #233607 orda durcan liseli | 4 yıl önce
    0tespit