momo, 10 yaşında, müslüman, arap asıllı bir çocuktur. tıpkı kendisi gibi diğer çocuklarla birlikte madam rosa'nın bakımevinde kalır. bu çocukların ortak özelliği, hepsinin annesinin hayat kadını olmasıdır. haliyle istenmeyen ya da bakamayacakları çocukları madam rosa'ya bırakırlar ve bakımları için aylık para verirler. momo bu evdeki en büyük çocuktu, haliyle evin abisi gibi bir şeydi. tüm hayatı aynı evde geçmişti.
madam rosa, oldukça yaşlı, daha önceden bir toplama kampında mahkum olarak kalmış yahudi bir kadındı. geçimini o da hayat kadınlığı yoluyla karşılıyordu ama yaşlandıktan sonra diğer kadınların bıraktığı çocuklara bakmakla geçirdi ömrünü. madam rosa'nın bir ayağı çukurdadır artık ve momo hem o ölmeden önce gerçek ailesini öğrenmek ister, hem de tüm ömrünü beraber geçirdiği madam rosa öldükten sonra yapayalnız kalacağı için üzgündür.
--
spoiler --
"Madam Rosa'yı ilk gördüğümde üç yaşımda olmalıydım. Daha önce bellek diye bir şey olmaz, bilgisizlik içinde yaşar insan. Bilgisizliğim üç ya da dört yaşımda son buldu, bazen özlemini çektiğim oluyor."
"Madam Rosa'nın sadece ay sonunda gelen bir havale için bana baktığını önceleri bilmiyordum. Bunu öğrendiğim zaman artık altı ya da yedi yaşımı doldurmuştum, parayla bakıldığımı bilmek beni iyice sarstı. Madam Rosa'nın beni bedavaya sevdiğini, birbirimiz için bir anlam taşıdığımızı sanıyordum. Bütün bir gece ağladım; ilk büyük kederimdi bu.
Madam Rosa, tabii üzgün olduğumu gördü, bana aile denen şeyin hiçbir anlam taşımadığını, yeryüzünde, tatile çıkarken
köpeklerini ağaçlara bağlayıp terk eden insanlar bile bulunduğunu, böylece her yıl üç bin köpeğin sevgisizlikten öldüğünü anlattı. Beni kucağına oturttu, dünyada en değerli şeyi olduğuma yemin etti ama hemen para havalesi aklıma geldi, ağlayarak kaçtım."
"madam rosa: Dinle Momo, en büyükleri sensin, onlara örnek olmalısın, ananla kafamızı ütüleme artık burada. Annelerinizi tanımadığınıza şükredin, çünkü sizin yaşınızda hâlâ duyarlılık diye bir şey vardır, ne biçim orospular olduklarını bilseniz aklınız durur, hatta düş görüyorum sanırsınız bazen. Orospu nedir, biliyor musun?
momo: Kendilerini kıçlarıyla savunan insanlardır.
madam rosa: Bu iğrenç şeyleri nereden öğrendin, merak ediyorum, ama büyük bir gerçek payı var söylediğinde."
"Bir bayan, oo ne güzel bir ufak köpek dedi, benim mi, satılık mı diye sordu. Üstüm başım dökülüyordu, bizim buraları hiç andırmayan bir yüzüm vardır, hem görüyordu köpeğin başka cins bir şey olduğunu. Süper'i ona beş yüz franga sattım, gerçekten iyi bir iş yapıyordu Süper. Beş yüz frank istedim kadından, çünkü olanakları olduğunu görmek istiyordum. Tam üstüne basmışım, kadının şoförlü bir arabası bile vardı...
...Bakın şimdi ne söyleyeceğim size, inanmayacaksınız çünkü. Beş yüz frangı aldım, bir lağım deliğine attım. Sonra kaldırıma oturdum, yumruklarımı gözlerime bastırıp danalar gibi ağladım, ama mutluydum. Madam Rosa'nın evinde güvence diye bir şey yoktu, yaşlı hastaya karşı kıldan inceydi boynumuz, parasızlık, tepemizdeki yetimhane; bir yaşam değildi bunlar bir köpek için."
--
spoiler --