1. üzerinde de görülebilecek olan durum.

    şaka bir yana; bugüne kadar kadınlarla ilişkilerim sevdiğimin beni sevmediği, sevmediğimin beni sevdiği şeklindeki bir şablon üzerinden gitti. peşimden koşan dişiler pek de hoşlandığım karakterlerde değildiler. bazıları da çok ters zamanda geldiler, ondan hoşlanmamış olabilirim.

    şimdi belki benim peşimden koşanların peşinden koşanlar da vardı. bilemeyeceğim orasını. ama öyle bir durum varsa ve onlar da "abi nerede piç var onların peşinde koşuyorlar" demişlerse hakikaten gülerim.

    beni reddedenlerden sadece bir tanesinin neden reddettiğini öğrenebildiğim için de piç olmadığım için mi reddedildim bilmiyorum. beni reddetmesinin sebebini öğrendiğim hanım ise bir ülkücü reisin gözdesiymiş. onu başından savmak için "ben kimseyle çıkmayacağım" falan demiş. o sebeple reddetmiş. doğru mu değil mi bilmiyorum. ama neden reddettiğini söyleyen tek kişi oydu. ötekiler söylemedi.

    son yıllarda ise şunu fark ettim ki, sadece taşan şeyler başkalarıyla paylaşılır. aslında bunu japonya'nın emperyalizm tarihini okurken de anlayabilirdim ama nasıl olduysa bu sene anlayabildim.

    ben de bir eşim olsun istiyorum falan da, eşimin olması için benden bir şeyler taşmalı ki ona vereyim. yani en azından evliliğin getireceği maddi yükün altında ezilmemem gerekiyor.

    dünyadaki kadınların neredeyse hepsinin kafasındaki erkek modeli de budur eminim. erkek evlilik yükü altında ezilmesin ki rahat bir evlilik olsun.

    tabii diye bir kavram var. onlardan da uzak durmak gerekiyor elbette.

    belki benden bir şeyler taşsa bile ben evlenemeyeceğim. en azından türkiye'de evlenemeyeceğim kesin. o sebeple de kadınların tercihi beni pek ilgilendirmiyor diyebilirim. türkiye'de evlenebilsem de ilgilendirmezdi. herkes kendi hayatını yaşıyor bana ne... sadece içimden geçenleri paylaşmak istedim bu konuda.
    0tespit