1. mitokondriyal dna üzerinden oluşturulan hayat ağacındaki en eski ortak kadın ataya verilen isim. öncelikle nedir açıklığa kavuşturalım.

    mitokondri hücrelerimizde termik santral gibi enerji ihtiyacını karşılayan organeldir. hücre çekirdeğimizdeki dna sarmalından bağımsız kendi dna zincirine sahip tek organelimizdir. bitkilerde de bunun karşılığı fotosentez yapan kloroplast organelleri vardır. bağımsız olarak kendi genetik materyaline sahip olması şu tezi ortaya çıkartır. mitokondriler daha öncesinde olarak yaşamını sürdüren basit canlılardı. bunlar kendi organelleri olan daha karmaşık dediğimiz canlılar tarafından besin niyetine yutuldu fakat sindirilemedi. sonra aralarında kazan kazan tadında bir birliktelik oluştu. "sen bana nda güvenli sıcak bir yer ayır, ihtiyacım olan molekülleri, mineralleri ver, gerisini bana bırak, enerji işi bende."

    mitokondriye kısaca değindikten sonra eşeyli üremedeki rolüne de değinelim. öncelikle mitokondrilerin sahip olduğu dna kesinlikle üreme hücrelerinin dna larıyla etkileşime girmiyor. fakat yumurta hücrelerinde ve sperm hücrelerinde pek çok mitokondri bulunuyor. spermlerde gövdenin içinde değil de, kuyrukla gövdenin birleştiği yerde bulunuyorlar ve sperme yumurtaya gidene kadar ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlıyorlar. sperm taşıdığı genetik materyalle yumurta hücresinin içine girerken mitokondrileri kuyruğuyla beraber, uzaya çıkan aracın yakıt tanklarını boşluğa bırakması gibi geride bırakıyor.

    sanırım olay biraz daha şekillendi. yani bir kadın kız çocuğuna sahip olurken, kendi annesinden aldığı mitokondriyal genetik materyali kız çocuğuna aktarıyor. kız çocuğa sahip olma zinciri kırılmadıkça ortak mitokondri nesilden nesile aktarılıyor. bir nevi anne anneden kalma aile yadigarı antika yüzük gibi:) en son kadın hanım ablamız sadece erkek çocuğa sahip olursa, ata ana yadigarı mitokondri her ne kadar erkek çocuğa aktarılsa da, erkek çocuğumuz sperm hücreleriyle bu genetik materyali aktaramayacağı için defterimiz kapanıyor.

    şimdi bu süreci ileri doğru değil de geriye saralım. 1980 li yılların başında bir grup bilim insanı yaptıkları araştırmalar sonucu mitokondriyal dnanın mutasyon hızını tespit ediyorlar. 145 ayrı popülasyondan alınan mtdna örneklerinin mutasyonal farklılıkları takip edilerek, 140000 - 200000 yılları arasında afrika'da yaşadığı düşünülen ortak bir ata anaya ulaşılıyor. tabi ki bu ulaşılan tek ve ilk ata ana değil. onun yaşadığı dönemde farklı mtdna ya sahip başka kadınlar da mevcut, hatta onların torunları da aramızda, fakat mtdna aktarım zinciri kırılmadan, bir şekilde günümüze kadar ulaşan kadın işte bu kadın.

    araştırmayı yapan ekip mitokondriyal havva adıyla bir lansman yapmasa da, maalesef süistimale açık bir teze dönüşüyor. "bakın incil'de bahsedildiği gibi havva'nın bilimsel dayanağı..." halbu ki tez kesinlikle tek ve kesin bir ataya vurgu yapmamaktadır. olayın bir de y kromozom adem boyutu var. onda da erkek üzerinden aktarılan y kromozomun kökenine doğru gidiş var. o da başka bir zamanın konusu olsun.

    aslında mitokondriyal havva da y kromozom adem de umurumda değil. benim ilgilendiğim nokta prokaryot bir canlının ile ökaryot bir canlının bünyesine alınıp, emir eri çarkına dahil ediliş süreci. nin şekillenme aşamaları. bu süreçler üzerine düşündükçe ve araştırdıkça sanırım doğanın üvey evlatları virüsleri daha iyi anlayacağız ve yaşadığımız şu dönem göstermiştir ki daha iyi anlamalıyız da...
    #232017 nicholai rosicky | 4 yıl önce
    5antropoloji terimi