bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. bugün oğlumla ingilizce ödevini yapmak için odasına gittiğimde, kendisi bir şekilde sandalyesine oturmuş ama tam benim sandalyemin ayaklarının ucunda yaptığı robotlar olduğundan bana, anne dikkat et sakın robotumu kırma dedi. tamam dedim zaten benim uçma yeteneğim var, uçarak gelirim sandalyeye oturum, sorun yok. gözlerini kocaman açıp baktı. anne, gerçekten uçabiliyor musun dedi. evet dedim henüz sen görmedin sadece. o şaşkınlıkla bakarken sandalyeye oturdum ve ödeve başladık. ama hala aklında benim uçabildiğimi düşündüğünü hissediyordum. sonra ödevi bitince anne bana da öğretir misin uçmayı dedi. oğlum dedim hayalimizde uçabiliriz sadece. ben onu kastettim. yine kafası karıştı tabii kuzunun. bana da öğretir misin dedi tabii o kafası karışık heyecanla. tamam dedim sana söz bu gece yatağa yattığımızda sana öğreteceğim.
    ve gece onunla yatağa girip masal okuyacağımıza ona hayalen uçmayı anlattım. ilk defa onunla fantastik bir hayal kurduk. bir cümle ben söyledim iki cümle o söyledi. enfes bir masal çıktı ortaya. drama dersinden alışkın olsa da hayalinden bir şeyler anlatmaya benimle yapma büyük keyifti ikimiz için de.

    çocuk bakımının, onu büyütmenin hep zorluğunu hisseden ben için de garip bir deneyimdi. ona sorumluluk verip yolunu açmam gerektiğini fark ettim. söz çocukta olunca sanki daha bi yaşanabilir kılınıyor dünya.

    bugün hakkında araştırma yaptım. belgesel izledim ayrıca. sırf nereye kadar gidebileceğini görmek için, hiçbir sipariş falan olmadan, sadece meraktan 99 tane istanbul logosu tasarlamış. inanamadım. ama gerçekti. o tasarımların çoğunu gördüm belgeselde. her biri, birbirinden güzeldi. bu olay beynimde şimşekler çakmasına sebep oldu. bir işin 99 farklı yoldan yapılacağını göstermesi bir yana bir olaya bakarken, bir şeyi görürken ona 99 belki daha da çok farklı açıdan bakılabileceğini fark ettim.
    ayrıca yine sait maden'in şiiri üzerine düşündüm uzun uzun. sahi ne kalabilir benden geriye. onca eser yayınlamış kişilerin bile ömrü bir kaç kelimeye bir parantez içine sığarken, benim hayatımdan geriye ne kalacak dedim. peki elde avuçta bir şey kalmayacaksa bunca derdi kederi neden yük ediyorum ruhuma dedim.

    sonra dün benim için çok kıymetli biriyle yaptığımız sohbet geldi aklıma, onun anlattıklarını onlarca yıl önce kağıda dökülmüş olarak görünce sanki bütün denklem oturdu. burada da bulunsun istedim. eğer şirazeden çıkarsam gözümün önünde olsun ve tekrar çizgimi bulayım istedim.
    uzun zamandır bu kadar hafiflediğimi hissetmemiştim.
    #231545 tuhaf | 4 yıl önce
    1kişiye özel