üniversite hayatım boyunca en sevdiğim derslerden birisi oldu. belirli ölçülerdeki ve farklı konumlardaki hangarlara, farklı hacim ve ağırlıktaki kutuların nereye ve hangi sırayla yerleştirileceklerini hesaplamaktan büyük keyif aldım nedense.
kendi mesleğimi hiç yapmadığım için bu bilgi hiç bir zaman işime yaramadı. belki milyon tane bavulu arabanın bagajına sığdırırken kafamda hayali hesaplamalar yapmış olabilirim ama araba dediğin şey gemi gibi değil nitekim. ağırlığı ve yüksekliği doğru ayarlamadığın yahut yükü sabitlemediğin için alabora olmuyor. veya her şeyi doğru hesaplasan bile doğru sırayla yerleştirmediğin için de bir şey olmuyor.
bu dersi en çok arabalı vapurlara falan binerken ve inerken hatırlıyorum. ders kitabını alıp akıllarınca uyanıklık yapanların kafasına kafasına vurasım geliyor. sevgili hödükler, hani orada, "sen dur, sen geç" diyen, sonra siz "ne olacak ya" diyip salak salak hareket edince deliren gemici abiler var ya. işte onlar bu işi yapmak için varlar. onlar olmasa, iş size kalsa, daha iskeledeyken batırabilirsiniz o gemiyi. ama işte kime anlatıyorsun.