1. dün akşam habertürk'teki programında, fatih altaylı konuklarıyla birlikte mars'ta yaşamla ilgili konuşuyordu. itiraf edeyim konu ilgimi çekmesine rağmen, fenerbahçe-beşiktaş maçıyla ilgili programları seyretmeyi tercih ettim.
    programdan sonra, twitter'da yapılan bir paylaşımda dikkatimi çekti. programı izleyenlerden birinin yazdığı, 'dünya pandemiyi ekonomiyi konuşurken sen kimlerden emir alıyorsun da boş zırvalarla milletin kafasını bulandırıyorsun? mars'a hanginiz gittiniz de bunları anlatıyorsunuz?' mesajı nedeniyle fatih altaylı sinirlenmiş ve bir iki dakikalık efsanevi bir cevap vermiş. o anların linkini koyuyorum, muhakkak seyretmenizi tavsiye ederim:
    twitter.com/...

    linkteki görüntüleri izleyenlerden kimilerinin de dikkatini çekmiş olabilir, zira benim dikkatimi çekti. fatih altaylı konuşmasının bir yerinde, '...sizin adam olmadığınızı, olduğunuzu düşünüyorum...' diye bir laf ediyor.
    'ulan bu tardigrad da ne ola ki?' diye merak ettim ve baktım. hatta burada da yıllar önce başlığı açılmış ve oldukça doyurucu bilgiler verilmiş: (bkz: )

    efendim özetleyecek olursak, bu tardigradlar, yaklaşık yarım milimetre boylarında mikroskobik canlılarmış. bu miniminnacık canlılar, öylesine dirençliymiş ki, -272 dereceden +150 dereceye kadar ısı farklılıklarına dayandıkları yetmiyormuş gibi, yaklaşık 300 atmosfer basıncına karşı da dayanabiliyorlarmış.
    'peki bunu nasıl başarıyorlarmış?' derseniz, kısaca şöyle açıklayayım. bu canlılar, olumsuz koşullarda kendilerini yani yaşamsal fonksiyonlarını kapatıp, yaşayabilecekleri ortam oluşuncaya kadar da bekliyorlarmış. ne zaman ki şartlar düzeldi, hemen vur patlasın çal oynasın. disco disco partizani...

    peki benim ufkumu iki katına çıkaran şey neydi?
    tabii ki fatih altaylı'nın yapmış olduğu benzetme. gerçekten de ülkede geniş bir kitle var. bunlar tıpkı tardigradlar gibi yaşıyorlar. normal insanların sıradan hayat beklentileri bu kitle için bir şey ifade etmiyor.
    normal bir insan, 'ülkede kriz var kardeşim. tatile gidemiyorum, sinema ya da tiyatro bileti alamıyorum. internet hızı çok düşük.' diye şikayet ettiğinde, bir tardigrad, 'ulan tatil ne amcuk! sinema tiyatro ne demek! tv neyine yetmiyor. daha düne kadar buzdolabı yoktu memlekette, sen kalkmış internet yavaş diyorsun.' diye karşı çıkıyor. çünkü o tatilsiz, sanatsız, internetsiz yaşayabiliyor. o bir tardigrad.

    normal bir insan, 'ülkede ifade hürriyeti yok. gözünün üstünde kaşın var diyeni içeri atıyorlar.' dediğinde, bir tardigrad, 'bre gavat! daha ne hürriyeti olacak. senin gibileri öldürüp, karını kızını cariye yapmadığımız yetmiyor mu?' diyor. çünkü o bir tardigrad.

    normal bir insan, 'çocuğuma et alamıyorum, mama alamıyorum, bebek bezi alamıyorum.' deyince, bir tardigrad, 'et yoksa mercimek var, makarna var, ekmek var. mama neymiş. biz pirinç lapasıyla büyüdük. bez nerden çıktı. anam beni höllükte büyüttü.' diye ayar çekiyor. çünkü o bir tardigrad.

    hani ülkede kriz var diyoruz ya. ekonomik kriz, hukuksal kriz, yönetimsel kriz vs. bunların hiçbirisi o tardigradları etkilemiyor. kapatıyorlar kendilerini insanı insan yapan her türlü değere karşı. kursaklarından giren şeyin vasfının hiçbir önemi yok. hayatlarını devam ettirmeleri yetiyor. bu süreçte canlılık özelliği gösterdikleri tek şey, üreme içgüdüleri. bakın ondan asla taviz vermiyorlar.

    ülkemizin ilerlemesi, bu tardigrad kütlesinin evrilmediği sürece mümkün değil. bir üst yaşam formu haline gelip, 'yav yaşıyoruz da buna yaşamak denir mi? niye bana çocuğunu imam hatip'e yolla diyenler, kendi çocuklarını abd'ye, ingiltere'ye yolluyor? niye bana şükret diyenler, milyonluk zırhlı mercedes'le geziyor? niye bana ücretli pandemi iznini çok görenler, suriyelilere 80 milyar doları harcıyor?' diye sorgulamadıkları sürece, yerimizde saymaya devam edeceğiz.
    #230309 hammurabi | 4 yıl önce
    2anket