saban 9 derse girdim. arka sırada öyle hafif uykulu müzik dinliyorum. pazartesi sabahıydı. derse gelenler haftasonu kritiği yapıyordu. tunalı'da şöyle parti vardı, şu cafe çok tatlı değil mi? vs vs.. hoca derse geldi aldırmadım. ders için hazırlanmaya başladı. kahvesini kürsüye bıraktı. eline kalemi aldı ve tahtaya kocaman harflerle bir şey yazmaya başladı. gözlerim netliği sağlayınca bir fark ettim. tahtada kocaman b d s m yazıyor. kulaklıkları çıkardım geriye yaslandım. içimden pazartesi sabahı etkili bir giriş yapmaya çalışıyor herhalde diye geçiriyorum. sınıfa bu kavramı bilen var mı diye sordu. kimseden çıt yok. önden birisi bir şeyler söyledi alakasız. en son hiç mi bilen yok dedi arkalara baktı ve devam etti. anlattı teorik olarak. sonra başladı bdsm için partner arayan arkadaşını anlatmaya. adam amerika'da bdsm partneri bulamamış o yüzden türkiye'ye gelmiş. türkiye'de aralarından seçmiş o kadar fazlaymış. bu pratik açısından türkiye'de çok tecrübeli insanlar varmış. dersten sonra düşündüm. insanlar aklıma geldi kimseyi bdsm'yle bağdaştıramadım. nerede bu bdsm çılgınlığı? aslında ironik olarak toplum yapımıza getirilmiş bir eleştiri miydi? otoriteye karşı tutumumuz, bağlılığımız boyun eğişimiz...