1. insanlar tarafından kendisine yakıştırılan
    özelliklerin tutarsızca yakıştırılmış olmalarından dolayı çok daha güzel yorumlanabilecek bir varlığın hatalı yorumlanması sonucu ismiyle zihinlerde olması gerekenden farklı imge oluşturan bir potansiyel varlıktır. 



    bazı inanışlara göre kendisine yüklenen özellikler arasında: sonsuzluk, evrenin tamamını yaratmış olmak, ebedi ve ezeli olmak, her şeyi görmek, her şeyi duymak, her şeyi bilmek ve bütün eksikliklerden arınmış olmak var. 
tane tane bu konuları ele almak gerekiyor. 



    sonsuzluk için konuşmak gerekirse insan kavrayamayacağı bir konu olduğu zaman o konuyu noktalamak için bir limit belirleme ihtiyacı hissediyor ve her şeyin yaratıcısına sonsuz diyebilip konuyu kapatabiliyor. bir şeyi algılayamıyor oluşunu onun sonsuzluğuna dayandırma hatasını yaptığı için de gelişme çağında olan zihinlerin özgür düşünme haklarını ellerinden almış oluyor. ya sonsuz diyeceksin ya da bu dinden çıkacaksın derken hiç de kötü niyetli değil oysaki. kırmızı çizgisini çekmesi gerekiyor tabii farkında bile olmadan. bilinmeyen nokta şu: ya kendisi için dinlerin yapmış olduğu sonsuzluk dayatması olmasaydı bu yoldan çekilen milyonlarca zihin düşünmeye devam eder miydi?

    

evrenin tamamını yaratan bir tanrı evrenin kendisine dahil olmamalı. tanrı isterse bir kavram olsun isterse ilk hareketi sağlayan enerji olsun inançlıların aklındaki tanrı kavramıyla inançsızların aklındaki potansiyel tanrı kavramı hiçbir zaman örtüşmez. bu kimsenin bilgisizliğinden ya da cahilliğinden değildir. insanın inancı içinde özgürce düşünebilmesine engel olunmasındandır sadece. farklı düşünenler dinden çıkmakla suçlanmasa belki de tanrı hakkında farklı görüşlerin olduğu bir inanç sistemi oluşacaktı ve bu konuda bilgi akışı din içinde gerçekleşecekti. kimsenin inançsızlıkla etiketlenmesine ihtiyacı yoktu. 



    ebedi ve ezeli tanrı yine sonsuzluk kavramına benzer şekilde hep vardı ve hep var olacak şeklinde düşünülmek zorundaymış gibi anlatılıyor. bir fikre inanmakla onun çocukken ana baba tarafından kabul ettirilmesi arasında farklar var. çocuğa her şey kabul ettirilebilir. çünkü çocuk inanmaya ihtiyaç duyar. ve fikir sistemi çocuklukta dikte ettirilen ile şekillenince çocuğun da kırmızı çizgileri olur büyüdüğü zaman. sonra acaba kıyamette tanrı da bizimle yok olacak mı, diye soramaz bile. veya ya tanrı çoktan öldüyse ve bizim şu anki yaşadığımız acıların sebebi onun olmaması ise, diye soramaz. bu sorular inançlılara komik gelir. ama hiç kimse hiçbir şey bilmiyor bu konuda. inançlıların biliyormuşçasına kendilerine dahi ait olmayan tasvirleri çocuklarına kabul ettirmeleri daha komik değil mi?

    

her şeyi görmek, her şeyi duymak, her şeyi bilmek konularına birlikte bakacağım. tanrı’nın insanların tamamının yaşamlarını aynı anda ayrı ayrı izleyebiliyor olduğunu, akıllardan geçen her düşünceyi bildiğini ve evrendeki her sesi duyabildiğini düşünmek gerekirse bu konuda bir tavsiye geliyor. insanların tamamının yaratıcısı olduğu için ve gelecekte neler olacağını bildiği için herkesi saniye saniye takip etmeye ihtiyacı yok aslında tanrının. hepsini zaten kendi programladı. tam burada tüm eksikliklerden arınmış olduğu konusuna girmek gerek: eksiksiz ve hatasız, geleceği de bilen bir varlığın kendi programladığı insanları bir de izlemesine gerek var mı?
    #229672 weaponizer | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0felsefe terimi