1. müteaddit defalar belirttiğim üzere, çok orijinal bir modeline sahip olduğum ebeveyn türüdür. babamın kız kardeşimle ve benimle ilgilenme tarzı da elbette kendi meşrebince oldu. kendi hobilerine bizi de katmaya çalıştı, minnoş mizaçlı kız kardeşim bu sıra dışı hobilere uyum sağlayamayınca da babamın bütün ilgisi "atıl kurt!" mizaçlı şahsımın kafasına kaldı :/

    sonuç olarak, daha beş altı yaşında, yaşıtlarım barbi bebek süslerken, ben havalı tüfekle atış talimi yapıyordum :/ zaten o yaşta çocuğun eline başka silah verilmez herhalde. yani o da verilmezdi işte ama verdi babam, çünkü karadenizlilik. bayılırdım o tüfeğe, duruyor hala memlekette. dipçiği haki, safran sarı, kızıl renkliydi, alacalıydı böyle, nefisti. o yaşlarda en sevdiğim renk de hakiydi allah kahretmesin, battaniyemi, elbiselerimi falan götümü yırta yırta haki aldırdım/diktirdim senelerce, neden acaba diyordum, şu an yazarken dank etti kafama, ulan baba :) neyse ben büyüdükçe silahlar da büyüdü, tüfekler tabancalar. kaç çeşidini gördüm cidden bilmem. 11-12 yaşıma geldiğimde ben ilgimi kaybettim silahlara, ılık götlü bir hümaniste dönüştüm, babam da zorlamadı. 20 yıldan fazladır elimi sürmedim silaha, kapandı gitti o defter. iyi bi kaza çıkmamış o yaşta elimden.

    ha bir de aynı yaşlarda tavla oynamayı öğretmişti bana. adamın içinde kalmış erkek evladı olmaması resmen. okuma yazma öğrenmeden tavla oynamayı öğrendim bu sayede. beni dükkanın karşısındaki kahveye götürür, arkadaşlarıyla oynatırdı. cidden iyi oynardım ve yenebilirdim bütün işi sabahtan akşama kadar tavla oynamak olan adamları. satrançta aynı başarıyı göstersem dizimi çekerdiniz, tavlayı siklemeyin zaten. ben de kendi çapımda dehaydım olm. hey gidi.
    #229598 istenc | 4 yıl önce
    16yakınlık derecesi