Çocukluğumda idolümdü. Çok çalışkan, elinden hiçbir şeyin kurtulmadığı biridir kendisi. Bütün çıraklık işlerine en birinci gönüllü bendim. Odun da kırdık, elektrik işleri de yaptık, tonlarca şeyi de tamir ettik. Kocaman tahta bir kutusu vardı (onun deyimiyle oyuncak kutusu) saatlerce onunla o kutuyu karıştırabilirdim. Uzun yol şoförlüğü yapardı, çoğu zaman gece çok geç gelir sabah erkenden de giderdi. Onu göremediğim için ağladığım çok olmuştur. İmkanı olur da eve erken gelebilirse yemek bile yemeden bizi bisiklet sürmeye çıkarırdı. Çocukluğumda şu da içimde ukde kaldı diyebileceğim bir şey yoktur babam sayesinde. Ama hep onu özleyerek büyüdüm. Her şey tamamdı da o yoktu. Ya çalışıyordu ya köyde tarla işlerine koştururdu. Onu gördüğüm o ufacık zamanlar bile benim için çok değerliydi. Sonra büyüdüm, o yaşlandı zaman geçti aramızdaki mesafe de arttı. Kavga ettik, çatıştık. Yeri geldi terk edildim onun tarafından. Kalbimi sevgisiyle hem besledi hem de aç bıraktı. Son 2 senedir çoğu şeyi yoluna koyduk gibi. Eskisi gibi olmasa da iletişim kurabiliyoruz. Şimdiler de çok duygusal 2 seneye kadar onu ağlarken görmemiştim bile. Odama gelip çocukluk fotoğraflarımıza baktıkça gözleri doluyor. geçenlerde telefonunun ekranında mezuniyet fotoğraflarımdan birini görünce bir tuhaf oldum ama aynı zamanda babamın beni ekran görüntüsü yapması da çok hoşuma gitti. Şu hayatta en son onun sevgisini hissetmeye ihtiyacım varmış onu anladım.
Ne olursa olsun, neler yaşarsak yaşayalım seni çok seviyorum baba, iyi ki varsın.