ne için yaşadığımızı açıklamamız bizim için her zaman biraz zor olacaktır. işin garibi bu açıklama olmadan yaşamaya devam etmeye oldukça istekli olmamız da ilginçtir. en azından, en basit ve en temel sebep olarak yaşamak için yaşıyoruz ve ne kadar uzun yaşarsak, o kadar az ölüyoruz.
her şeyden önce, bizi bireysel varlıklar olarak koruyan kimyasal mekanizmalarımız var. yani fiziksel bedenimiz kendini korumaya çalışıyor ve kendini öldürmek istemiyor; vücudumuz yaşamak istiyor. şimdi, sorun bizim muhakememizde; rasyonel bir varlık neden yaşamak ister ki? pek çok kişi hedefleri, hayalleri ve başka şeyleri olduğunu söyleyecektir. diğerleri de öleceğimiz için hayatın yararsız olduğunu söyleyecektir ama bu soruyu kendimize sorsak bile neden yaşamaya devam ediyoruz? basit, vücudumuz tarafından yönlendiriliriz ve vücudumuz binlerce şeyi düşünmemizi ve yapmamızı sağlayan şeydir. enerjinin korunumu gibi bedenimiz de bizi koruyor, kendine itaat istiyor ve bunu her durumda bizi teşvik ederek bunu gerçekleştiriyor.
bir sonraki genel neden, aynı zamanda çok saygı duyan ve çok etkili yaşam kuralları belirleyen hedonistlerinki; mutlu olmak için yaşıyoruz. kulağa çok yüzeysel geliyor ama mutluluk biliminin ilginç komplikasyonları var. martin seligman bu konuda çok şey yazıyor. mutlu olmak için kullanılan tekniklerin birçoğu, aristoteles'in iyi yaşam dediği kavramın bir parçası olarak ortaya çıkıyor ve yaşamak için nedenlere sahip olmakla ilgili birçok sebep veriyor bizlere.
sonuç olarak entropi var; güneş şişiyor ve tüm gezegenleri yutuyor ve tüm canlılık yok oluyoruz. peki tüm bu insanlara yaşamaları için sebep vermenin ne yararı vardı?
evet, nihayetinde öleceğiz ve kimse ölümden sonra ne olacağını bilmiyor veya bilmek istemiyor. görünüşe göre solucanlar bizi yiyecek ve biz yeryüzü olacağız ya da belki bir şeyimiz dünyanın beklenmedik bir köşesinden kaçacak ve gökyüzüne çarpacağız. sanırım yaşamın karanlık tarafı aradığımızda bir şekilde onu buluyoruz.
sanırım hayatın tüm varlığını haklı çıkarmak ve ondan zevk almak için bir nedene ihtiyacımız yok; sür ve yolculuğun tadını çıkar. tam olarak bu kadar.