yaklaşık 1 saat sonra üzerinden tam 1 hafta geçmiş olacak afet.
- tunç soyer'in dün son kez düzenli olarak yaptığı izum konuşması burada (bundan sonra, ihtyaç halinde bu konuşmaları yapacağını söylemiş).
- 4 bine yakın eve ihtiyacı olan depremzede olduğunu biliyorduk. büyükşehir belediyenin kampanyaları ve devletin katkılarıyla bunun yaklaşık 3 binine ev bulunmuş durumda.
- büyükşehir belediyenin kampanyalarıyla toplanan yardımın maddi tutarı yaklaşık 40 milyon lira (bir kira bir yuva+halkın bakkalı).
- soyer dünkü yarım saatlik konuşmasının ilk 8 dakikasında "bu yardımlaşma ruhu unutulmamalı, asıl iş şimdi başlıyor" da demiş. aynı şeyi ben de dün yazmıştım: desteklerin devam etmesi lazım, izmir'i unutmayın.
- adalet, bayraklı, mansuroğlu ve manavkuyu mahallelerinde hasar tespit çalışması tamamlanan bina sayısı 36 bin (neredeyse 4 bini kullanılamaz halde). buca, karşıyaka ve bornova'da da hasarlı bina sayısı var, tespitler devam ediyormuş. hasar tespiti ve sağlamlık raporunu 1000'e yakın personel yapıyormuş. şu ana kadar bornova'da %20, karşıyaka'da %15 civarında tespit çalışması yapılmış.
- reformun sadece kentsel dönüşümle bitmeyeceği, yerel ile merkezi yönetim arasındaki iş bölümünün farklı bir yöntemle çözülmesinin şart olduğu; ilçe belediyesinin, büyükşehir belediyesinin, mülki amirin, bakanlığın yetkilerinin karmakarışık olduğu, hızlı hareket edebilmek için deprem yönetmeliğinin sınırlarının yerel yönetimler özelinde daha da genişletilmesi gerektiği, imar ve ruhsat konularının güncellenmesi gerektiği önemli noktardan bazıları. biraz araştırdığında her sade vatandaşın da ulaşacağı sorunlardan biri olan imar mevzuatı 1928 çıkışlı, 1985'te geniş ölçekte değiştirilmiş. 2018'deki oldukça küçük değişiklikler haricinde, bir daha değişikliğe uğramamış. yetki karmaşıklığının nedenlerinden biri de bu çağ dışı imar kanunu zaten (link ).
- soyer, belediyenin imkan ve yetkileri dahilinde yapılmış, yapılmakta olan ve ihaleye çıkılmış 10 bin civarı binanın kentsel dönüşümde olduğunu da söylemiş. 10 milyon liranın üzerinde kaynak ayırdıklarını da belirtmiş.
- 12-13 kasım'da izmir'de deprem çalıştayı yapılacak, ülkenin bütün akademisyenlerinin katılması bekleniyor.
- orta hasarlı bina tespitinde büyük sorunlar var. soyer de bakana "bu binalarla ilgili yıkım kararı nasıl verilecek?" diye sormuş. sadece 2 kategori olmalıyken ("yıkılmalı", "içinde oturmaya elverişli"), ağır, orta, hafif diye 3'e bölmenin anlamsızlığı üzerinden, şu anda orta hasarlı raporu verilmiş binalarda oturmak istemeyen vatandaşların ne yapacağı da belirsiz. bakanın soyer'e söyledikleri aynen şunlar: "bizim mevzuatımız bize sadece ağır hasarlılarla ilgili bir yük yüklüyor. orta hasarlılar teknik güçlendirmeyle ayakta kalmaya devam etmesi mümkün olan yapılardır. mevzuat böyle diyor". süreç şöyle işleyecek: ağır hasarlılarla ilgili raporlar tutulacak ve vatandaşın itiraz hakkı olacak. ardından, itiraza göre tekrar değerlendirme yapılacak. bir kira bir yuva kampanyasının sürekli halde tutulma nedeni de, orta hasarlı evlerin şu andaki çözümsüzlüğü gibi sorunlarda yardım eli uzatabilmek. soyer bu noktayı güzel açıklamış çünkü orta hasarlı raporu verilen 2 arkadaşım var. evlerine girmeyecekler ama evlerinden de çıkıp nereye gideceklerini, ne yapacaklarını pek bilmiyorlar. rapordan sonra bundan sonrasının nasıl işleyeceğini sordukları bakanlık çalışanları da birkaç hafta beklemeleri gerektiğini söylemişti. bu sürenin nedeni, itiraz hakkının başlayacak olmasıyla ilgiliymiş. benim anladığım bu.
- soyer, sanayi odalarının başlattığı birlikten izmir doğar kampanyasının da en büyük destekçisinin gene belediye olacağını söylemiş. bu noktada belediyenin genellikle gıda, hijyen ve barınmaya yönelik acil yardımları giderebileceği, sürecin devamında illa ki ortaya çıkacak yol yapımı, kanalizasyon, içme suyu taşınması gibi masraflı işlerde ise odaların topladıkları yardımın ciddi boyutta önemli olacağını belirtmiş.
- bunadığı belli olan bir parti başkanının izmir'deki depremin etkilerini yok sayarak, küfreder gibi yaptığı "chp belediyeciliği enkaz altında kaldı" açıklamasına soyer "bu felaket bile bizi birbirimize yakınlaştırmakta yeterli değilse, ben söyleyecek söz bulamıyorum" demiş.
- yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi konusunda da "bunun sonuna kadar takipçisi olacağız" demiş. eminim ki izmir'deki çoğu insan da bu yetki genişletmenin arkasında olacaktır.
- çadır alanlarında bakanlığın poliklinikler kurduğu, eşrefpaşa hastanesi ve toplum sağlığı daire başkanlığı'nın dünden beri (çarşambadan beri) kontroller yaptığı da açıklandı. korona yayılma riski sebebiyle çadırların daha derli toplu ve büyük yerlere kurulması gerektiğini de söylemiş soyer. bence burada bahsetmek istediği, geniş alanda kontrol imkanının daha fazla olabileceği ile küçük alanlardaki çadırların ve tabii ki vatandaşların korona kontrollerinin sık yapılamayacağı endişesi.
genel olarak, dev sorunların ve berbat belirsizliklerin olduğu belli. mevzuat değişiklikleri de şıp diye olmayacak. bir süre çadırlarda, konteynerlarda kalan vatandaşlar olacak. önemli olanın "bana olmadıysa, bana ne!" mantığına tutunmamak olduğunu idrak eden insanlarla hepimiz bir olmak zorundayız. bu afetin yıkıcı ve üzücü sonuçlarını ancak ve ancak böyle atlatabiliriz.