1. Önsöz: senin için;

    19. yüzyılda köpek dışkısı ticari değere sahipti. Zengin ve orta sınıf Viktoryalılar dertli ve kültürlü beyefendiler boş zamanlarını deri ile ciltlenmiş romanlar ile zevklendiriyorlardı. Ancak bunu düşünmemeyi seçmiş olsalar da, kitap ciltlerinin pis bir hikayesi vardı, çünkü ham deriyi yumuşatmak için tabakhanelerde taze, dumanı üstünde köpek dışkısı kullanılıyordu.

    Tabii ki, 1880'lerde henüz sentetik kumaşlar olmadığından deri hem dayanıklılığı ile tercih edilmesinin yanında tabaklama işlemi ile su geçirmez özellik de kazanıyordu.
    Bu nedenle deri, koşum takımlarından ayakkabılara, kitap ciltlerinden parşömenlere kadar her şey için çok önemli bir malzemeydi.

    Deri tabaklama işlemleri bu sıra ile oluyordu;
    * tabakçı deriye tuz sürüp
    koruma işlemi tamamladıktan sonra durulanırdı.
    * kireç veya ürin (idrar mı kullanıyorlar, kimin veya neyin anlamadım tam) ile ıslatılmasıyla tüyler zayıflatılır ve deri üzerinden arındırılırdı.
    *köpek dışkısı (bazen güvercin dışkısı da kullanıyorlarmış) kullanılarak
    deri esnek hale getirilirdi
    * korumak için kademeli olarak daha güçlü tanen çözeltilerine batırılır, ardından su geçirmez hale getirmek için yağlanır veya cilalanırdı.

    Derinin çok önemli bir tekstil olduğu düşünüldüğünde (deri koşum takımlarını bir düşünün, at gücüyle çalışan dünya), tabaklama sürecinin anahtarı olan bu malzemeler için gelişen bir pazar vardı.

    - dışkı toplayıcıları -
    Dışkı toplayıcıları'nın en parlak dönemi 1830'lar ve 1930'lar arasındaydı. ilk uygulayıcıları satmak için kumaş artıkları toplama işine girişmişlerdi. (Viktoryalılar tartışmasız mükemmel geri dönüştürücülerdi). Bu girişimci bireyler bir ihtiyaç gördü ve köpek dışkısını toplamak işine girişti. başıboş köpek popülasyonlarının yaşadığı sokaklara musallat oldu. Kahverengi altınlarını saklamak için kulplu ağzı kapalı kovaları yardımıyla hızlı koşar adımlar ile dolaştılar. Bazıları bulduklarını toplamak ve ellerini korumak için siyah deri bir eldiven giydi, ancak bazıları ise iş sonrası el yıkamanın daha kolay olduğunu söyleyerek eldiven kullanmamayı seçti.

    - Saf rekabet -
    Ancak, ilk günlerde tatmin edici bir şekilde kazançlı olduğu için kokusu rahatsız etmiyordu ve birçok insan bu iş sayesinde geçinebiliyordu.
    1850'lere gelindiğinde, erkekler, kadınlar ve çocuklar da ava katıldılar. Artık sürümden para kazanmak zorlaşmıştı, işte tam bu evrede dışkı toplayıcıları'ndan bir kısmı tabakhaneye bok yetiştirenler'e dönüşmüştü, amaç en saf ve taze olanı bulmak ve tabakhaneye yetiştirmekti, işin sonu iyice tatsızlaşmaya başlamıştı, Deri alıcıları, iş kaliteyi değerlendirmeye geldiğinde - koku ve tat dahil - tüm duyularını kullandılar.

    İşin özü o günden beri genellikle acelen mi var ne bu acele gibi anlamlarda kullanılan bir deyim.

    Kaynak: Mayhew H (1851). London Labour and the London Poor, OUP Oxford
    #224943 sekeseke | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    7deyim