bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
@ruz ukdesi olan bir konuyu yazmadığımı fark ettim. Eskiler buna "eşeğin büyüğünü ahırda unutmak" derlerdi.
Evet gençler, o kadar şeyden bahsettik ama her gün kullandığımız internet denen şeyin nasıl çalıştığından bahsetmedik.
Aslında her şey sezar ile başlıyor. na şurada bahsetmiştik zamanında, önce şunu bir okuyun:
Nasıl oluyor ki bu işler/#5131
sezer iki taraf arasında -kendince- güvenli bir iletişim kuracak yöntem belirliyor ve tarihin bildiği kadarıyla şifreli iletişimi kullanan ilk insan oluyor.
Aradan yıllar geçiyor ve alman milletinin insanları birinci dünya savaşında bir şifreleme makinesi geliştiriyorlar ve bu makine özellikle de ikinci dünya savaşı sırasında çok etkili oluyor. Her gün şifreleme mantığı değişen enigma isimli über bir makine sayesinde şifreli mesajları dinleyen düşmanları hiç bir şey anlamıyor.
ingiliz bir matematikçi olan alan turing ve bilim adamlarından oluşan bir ekip enigma makinesinin şifrelerini kıran bir makine yapıyor. Bu makine ise savaşın seyrini değiştiriyor.
bilim insanlarının savaşlarda en büyük silah olduğu bir kere daha anlaşılıyor böylece.
amerika ülkesinin insanları ise biraz daha çakal. Bakıyorlar ki bilim adamları önemli. olaylardan ders çıkarıyorlar. bir şeyi daha fark ediyorlar. aga, bilim adamları iyi güzel de bunların hepsini bir yerde toplamak da risk. Mesela alan turing ve ekibinin tepesine bomba düşse zarar ziyan çok büyük.
amerikalılar bunu görüyor ve şunu düşünüyorlar. Bilim adamları üniversitelerde. Bilim adamlarını bir yerde toplayıp risk almaktansa, onların ülke içerisinde iletişim kurmasını sağlayacak bir yöntem geliştirelim diyorlar. bunu diyen amerika ülkesinin savunma araştırmaları yapan devlet kurumu darpa Savunma için ar-ge yapan bir mekan.
şöyle bir şey hayal ediyorlar. üniversiteler arası bir bilgisayar ağı kuralım. her üniversiteye farklı yönlerden gelen birden fazla bağlantı olsun. Örümcek ağı gibi bir şey. Diyelim ki iki üniversite arasında bağlantı koptu. Aradaki üçüncü bir üniversite üzerinden bilgi aktarılabilsin diyorlar. Verilerin paketler halinde gönderildiği, bir üniversiteden diğerine atlayabildiği bir ağ kuruyorlar, adına da arpanet diyorlar.
ilk internetin haritası aşağıdaki gibi bir şey:
upload.wikimedia.org/...
Diyelim ki pentagon üzerinden stanford'a ulaşacaksınız. normalde en kısa hat üzerindeki teksas ve aradaki diğer noktalardan dümdüz geçebilirsiniz. Ama diyelim ki teksas çöktü. ugandalılar atom bombası attı ve artık teksas yok. utah üzerinden dolaşır yine gidersin. öyle bir mantık.
Günümüz interneti de bu teknolojiden türemiş olan bir yapı kullanıyor. internete bağlı olan tüm bilgisayarlar aslında birbirine de bağlı ve farklı yolları izleyerek bir bilgisayardan diğerine mesaj gönderebiliyorsunuz.
ip adresi denen yapıdan da bahsedeyim. ilk bilgisayar ağları tespih gibi bir şeymiş. bir tane kablo, bir bilgisayardan çıkıyor diğerine giriyor, ondan çıkıp başkasına giriyor. Halka gibi bir şey. Bir tespih tanesinde 256 tane bilgisayar olabiliyor. 256 kime yeter, kimseye yetmez. Şimdi tespihin imamesi denen şeyi düşünün, diğerlerinden daha büyük olan boncuk.
Heh, şimdi biraz fantezi yapıp o boncuğa ikinci bir delik açtığınızı düşünün. ve sadece o büyük boncukları ipe dizerek her bir boncuğun yerine 256 tane tespih içeren dev bir tespih yaptığınızı düşünün. Evet bunda da boncuk yerine 255 tane tespih var. toplamda 256 x 256 = 65536 boncuk yaptı. Bir üniversiteye yeter ama tüm ülkeye yetmez.
ellerini korkak alıştırmıyorlar ve böyle 4 kademeden oluşan devasa bir ağaç tasarlayarak 4 milyarın biraz üzerinden boncuktan oluşan bir yığın hayal ediyorlar. işte ip adresi denen şey de böyle ortaya çıkıyor. 4 kademe demiştik. Diyelim ki ip adresiniz 195.142.19.154 bu şu demek. En yukarıda 195. boncuğa bağlı; onun bir altında 142. boncuğa bağlı, onun bir altında 19. boncuğa bağlı, onun bir altında da 154. boncuğa baülı bir boncuksunuz. Adresleme mantığı bu, ama fiziksel yapı bu değil.
Bu ne demek peki? tüm dünyada en faza 4 milyar farklı ip adresi olabilir demek. ama fiilen böyle olamamış. internetin başındaki kodaman abiler kendilerine en yukarıdaki köklerden beşer onar almışlar ki her dal 16 milyon bilgisayar adresine karşılık gelir; fiziksel olarak o haklarını dolduramamışlar.
Bu sorun da bir şekilde aşılmış. evimizde modem diye bildiğimiz ama adı router (yönlendirici) olan bir cihaz sayesinde aynı evin içinde birden fazla cihazı internete tek bir ip adresi üzerinden bağlayabiliyoruz. Bu router denen şey yukarıda bahsettiğim mantık ile ev içinde de ayrı bir ağ kurmanıza izin veriyor. Bu ağın içinde olmayan bir adrese ulaşmak istediğinizde paketleri internetteki ilgili yerlere yönlendiriyor.
Bunun bedeli olarak da dünya üzerinde iki tane adres bloğu internet adresi olarak kullanılamıyor. bunlardan biri 192 ile başlayan adresler, diğeri de 10 ile başlayan adresler.
Genellikle evinizin içinde aldığınız ip adresleri 192.168.2.25 gibi bir adres olur. 192 ile başlar. internet üzerinde 192 ile başlayan bir adres yoktur. bu sayede kullandığınız router denen alet şunu bilir. Diyelim ki siz cep telefonundan TV üzerine görüntü gönderdiniz. Bu sizin iç ağınızda. 192 ile başlayan adresten 192 ile başlayan adrese yani. Router bu paketleri internete hiç salmaz ve telefonunuz televizyonunuz ile haberleşir. ama diyelim ki 75 ile başlayan bir adrese bir şey göndermek istediniz; router denen alet bunu internet ortamına yollar.
iş yerlerindeki adresler de genellikle 10 ile başlar. örneğin iş yerinde 10.72.88.42 gibi bir adres sahibi olabilirsiniz.
Bugünlük bu kadar. hatta son kısım fazla bile gelmiş olabilir. Bu nedenle özet geçeyim. Sonraki bölümlerde de "aha aldım ip adresini, şimdi seni savcılığa verecüün" işleri nasıl oluyor ondan bahsederiz.
- her şeyi sezar başlattı.
- internet aslında bir silahtır. (ilk yapılışı savunma silahı olsa da günüzümde saldırı silahına dönüşmüş durumda)
- bilim insanları önemlidir, onları sevelim ve koruyalım.
- internete bağlı bütün cihazlar aslında birbirine de bağlıdır, öyle olmak üzere tasarlanmışlardır.