son dönemlerde wall street'ten trump'a göre daha fazla finansal destek görmüş, seçimi büyük olasılıkla kazanacak olan başkan adayıdır.
sanders adaylıktan çekilmiş olsa dahi etkisiz eleman değildir. sanders'ın seçim kampanyası abd kapitalizmindeki önemli sorunların uzun süre gündemde kalmasını sağlayarak abd liberalizminde yadsınamaz bir tesire sahip olmuştur. biden oy potansiyeli baz alındığında ise yolun başından beri aday olarak demokratlar için sanders'tan daha akılcı bir tercihtir. birkaç gün evvel ise, politico'da sanders'ın joe biden’ın kazanması durumunda united states secretary of labor'da eugene scalia'nın yerini alabileceğine yönelik dedikodular yazılmıştır.
3 kasım 2020 seçimleri yalnızca abd'yi değil dünya politikasını derinden etkileyeceğinden ötürü mühimdir. haddizatında biden'ın alternatifi trump iken mevzu üzerinde uzun uzun düşünme gerekliliği absürtleşmektedir. paris iklim anlaşması'ndan çekilen trump'ın tekrar seçilmesi dünya geneli için bir risktir, biden'ın iklim planı ise temiz enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve ihraç edilmesi gibi hem abd kapitalistlerini hem de çevrecileri orta noktada buluşturabilecek vaatler içermektedir. (bu arada türkiye'nin de en yakın zamanda iklim değişikliği realitesini kabul etmesinde fayda olacaktır zira itü meteoroloji mühendisliği bölümü'nden orhan şen geçtiğimiz günlerde türkiye'nin artık dört mevsimli değil, iki mevsimli bir coğrafya olarak sınıflandırılması gerektiğini, eylül'ün ve mayıs'ın yaza dahil edilmesinin ve turizm sektörü gibi sektörleri buna paralel şekillendirmenin akılcı olacağını belirtmiştir.)
trump-biden ikileminde en çok merak edilen noktalardan biri şüphesiz çin ve abd ilişkilerinin nasıl şekilleneceğidir. eğer biden'ın abd-çin ilişkilerini tamamen düzeltme eğiliminde olduğuna yönelik bir algı varsa, bu algı pek gerçekçi görünmemektedir. hatta zhou xiaoming "biden seçilirse bunun çin için daha tehlikeli olabileceğini düşünüyorum çünkü o müttefiklerle çin'i hedef alacakken, trump abd ittifaklarını yok ediyor. " şeklinde bir yorumda bile bulunmuştur. (ilgili tweet )
bir diğer nokta da, geçtiğimiz dönemde hunter biden (joe biden'ın oğlu) tarafından gönderildiği iddia edilen mailların görüntülerine erişimin facebook ve twitter'dan kısıtlanmış olmasıdır. bunun third-party fact-checking program aracılığı ile yapılmasındaki tutarsızlıklar ister istemez tepki çekmiştir. bir örnek olarak #metoo hareketinde paylaşılan hikayelerde böyle katı bir fact-checkingden söz etmek mümkün değildir. ancak trump'ın da bu tür suçlamalarla sık sık karşılaşmış olduğu düşünüldüğünde, bu olayların seçmenlerin oy vereceği adaydan çok sosyal medyanın tarafsızlığına olan güveni etkileyeceği söylenebilir.
trump'ın provokatif retoriğinin son bulması özellikle abd akademileri için faydalı olabilir zira abd'de liberallerin güç sahibi olduğu akademiler kendi içlerinde konservatizme karşı bir tepki mekanizması geliştirip akademiyi giderek daha siyasi bir forma sokmuşlardır. tehdit atmosferinin ortadan kaybolması bu durumu iyileştirebilir.
türkiye'yi ilgilendiren bazı önemli hususlar biden'ın gizlemekten çekinmediği erdoğan karşıtlığı, biden'ın yakın olduğu lobiler ve göç politikasıdır. biden iktidara geldiği takdirde muhalefeti destekleyeceğini açıklamıştır. abd'deki ermeni ve rum lobilerine yakın bir isim olması belirtmeye değer bir detaydır ve göç politikasında trump'tan daha rasyonel bir çizgide duracağını tahmin edebilmek için müneccim olmaya lüzum yoktur.