1. doğduğum, büyüdüğüm ve hâlâ yaşadığım, kadıköy'ün en güzel semtlerinden biri. doğusunda suadiye batısında göztepe mahalleleri bulunur. doku ve insan profili olarak bu iki mahalle de erenköy'e çok benzer. kadıköy'ün fenerbahçe'den bostancıya kadar olan kısmı(minibüs caddesiyle sahil yolu arası, kozyatağı ve sahrayıcedid istisna) istanbul'un en yaşanılası yerlerinden.

    benim çocukluğumda köşkler ve üç dört katlı küçük apartmanlar duruyordu. '80'lerin sonu '90'ların başında aynı şimdi olduğu gibi inanılmaz bir inşaat furyası başladı ve mahalle adeta şantiyeye döndü. buna rağmen sokakta misket oynamak, bisiklete binmek, mahalle maçı yapmak(diğer mahalle arka sokak oluyordu tabii. daha uzağa gidemiyorduk), yürüyerek veya bisikletle bağdat caddesine kaçmak, kristal büfe'de, duruma göre, hamburger veya banana split yemek gibi şeylerin hepsini yapabiliyorduk. bilgisayarlar çok gelişmiş değildi. commodore 64 ve amiga 500 yaygındı. amiga'da sensible soccer oynayıp joystick kırmak en önemli hobilerimizdendi. apartmanlar bitişik nizam değildi, ki hala öyle, her apartmanın bahçesinde şeftali, armut, incir, dut vb. ağaçlar vardı. bunların meyvelerini yemek de bedava sirke sayıldığı için baldan tatlıydı.

    mahallenin insanlarının önemli bir kısmı, buralar '60'lar ve '70'lerde sayfiye yeriyken emekli ikramiyesiyle ev alan öğretmenler, subaylar ve özel sektör çalışanları ve onların çocuklarından oluşuyordu. yeni inşaatlar yapılınca türkiye'nin her yerinden insanlar geldiler ve beraber yaşamaya başladık. bizim apartmanda elazığlı ve diyarbakırlı kürt, edirneli göçmen, malatyalı-karslı türkmen alevi, trabzonlu ve kayserili aileler var. bugüne kadar da hiçbir büyük sorun yaşamadık. kimse kimseye karışmadı. zaten türkiye'nin dört bir yerinden olan komşularımızın anadilleri veya mezhepleri farklı olsa bile çoğunun dünya görüşleri birbirine yakın olduğu veya insanların farklılıklara tahammül eşiği yüksek olduğu için bugüne kadar gül gibi geçinip gittik. bu arada benim muhafazakar olan komşularım da var. tersinden empati yapayım dedim. bu cümle hep ermeniler ve eşcinseller için kullanılacak değil ya!

    ikinci inşaat dalgası gelmesine rağmen erenköy hala güzel ve huzurlu. ağaçlar ve meyveler duruyor. ben, ağabeyim, ağabeyimin adını taşıyan oğlum burada doğduk. ilk defa burada aşık oldum, öpüştüm, kavga ettim, sarhoş oldum, fener'in maçlarını radyodan dinledim(hatırlayanlar olacaktır, şimdi mikrofonlarımız fenerbahçe stadında...). galatasaray'ın monaco zaferini ve fener'in tüm şampiyonluklarını burada kutladım. ailemdeki ölümlerin hepsini burada yaşadım. yaşamın ve ölümün, acının ve hazzın diyalektiği benim için en çok erenköy'de gerçekleşti. umarım burada yaşamaya devam ederim ve burada ölürüm.
    #209527 ozel universitede calisan leninist akademisyen | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0semt