1. satın aldığım birçok ürünün gerçek bir ihtiyaçtan ziyade duygusal olduğunu fark ettiğimden beri adım adım sadeleşme sürecine girdim. süreç diyorum çünkü bir anda olabilecek bir şey değil bu. daha ölçülü tüketmeye karar verdiğim andan beri ihtiyacım olmayan bir sürü şey aldığımı fark ettim. daha mutlu hissetme amacıyla satın aldığım şeyler bir süre sonra yerini pişmanlığa bırakıyordu.

    bu süreçte sürekli kendime "benim buna ihtiyacım var mı?" sorusunu sordum. bu soru öyle büyülü ki kendi gerçek ihtiyaçlarımla yeniden bağlantı kurmamı sağladı. minimalizmi sadece eşya azaltmak, kılık-kıyafet daha az tüketmek olarak görmüyorum. hiçbir faydası olmayan vücudumuza zarar veren besinleri tüketmek de; içten içe istemediğimiz ama sürdürmek zorunda hissettiğimiz iletişimler/ilişkiler de buna dahil.

    natalie portman ın sevdiğim bir sözü var: "yaş aldıkça şunu fark ediyorsunuz: asıl olan dünyadaki yeriniz değil, kendinize içinizde açtığınız yer."

    minimalizm, benim için az eşya kullanmanın, ihtiyacından fazlasını tüketmemenin ötesinde kendi içimde genişlemeye ve iç dünyamı zenginleştirmeye çabaladığım bir süreç. hayatıma aldığım insanları, duyguları, eşyaları daha özenle seçmeye başladığım felsefenin adı.
    #207413 ruhum desen | 4 yıl önce
    0düşünce akımı