1. ölüme odaklanmak, kişiyi mevcut kafa yapısından anında çıkarıp, ulvi bir ruh haline sürükleyebilen bir eylem. ancak her zaman yapılması ve akabinde üst düzey farkındalığa ulaşılması mümkün olmayabiliyor.

    her ne kadar bilinçli varlıklar olsak da, hayatın karmaşıklığı içerisinde yaşamaya ve farkındalığımızı düşük seviyede tutmaya engel olamıyoruz.

    doğrusu böylesi bir mekanizmaya sahip olmamız güzel. hayatın lu olduğuna yönelik fikrin zihinde odaklanılmış şekilde devamlı çalıp durması, ve hissini daha sık yaşamaya sebep olurdu. böyle bir mekanizmaya sahip olmamızın en önemli dezavantajı ise, hayattaki hakikatleri ve ulvi tatminlikleri anlayamayıp, yaşamdan uzaklaşmak. çok güçlü yapay zekaya sahip bir robot misali yaşanan ve anlaşılmadan biten ömürlerle dolu bu hayat.

    hayatın karmaşıklığının had safhada olduğu bu sistemde ölüme odaklanmak oldukça güç. zira düzen, bu konuyu ört bas etmek için oldukça başarılı. odanda varoluşun ve yalnızlığınla baş başa kalmış, türlü düşüncelere gark ederken; annen akşam yemeği için yoğurt almaya göndererek ters kademeye giriyor. o olmazsa sosyal kaygıların ve güncel motivasyonun devreye giriyor; yarın sabahtan dersin oluyor, aysu niye sana bakmıyor, dolar neden düşmüyor...

    ölümde olduğu gibi, her düşünsel konuda bir gerçekliği , o gerçekliği demek değil. bu açıdan insanın farkındalık, farkındalığın farkındalığı gibi hayvandan ayrılan yetilere sahip olmasının pek bir numarası kalmıyor.

    insanda bir şeyi ile arasındaki fark, yapay zeka konularındaki ile benzer. bir şeyi, örneğin ölümü, kavramadığınız durum ile kavradığınız durum arasındaki veri çıkışında, yani sarf edeceğiniz cümleler arasında anlamlı bir farklılık yoktur. bir robot da kodları verdiğinizde çince konuşuyor gözükür, bir insan da. ancak farkı vardır. biri bilinçsizdir, biri bilinçli (insanın her zaman bilinçli olamayacağına dair verdiğim örnek sonucu, yine insandan beslenmek zorunda kaldım).

    ölüm, ezeliyet, ebediyet, hiçlik, zaman gibi konuları ifade edebilip, çoğu zaman kavrayamamayı, "380 milyon yıl önce" ifadesini kullanıp da kavrayamamakla eşdeğer buluyorum. kavrandığının sanılması, üzerinde kafa yorulup odaklanılmamasından kaynaklıdır. 380 milyon yıl ifadesine gerçek anlamda odaklanınca, sürenin uzunluğu ve ihtişamı karşısında dumur olmamak elde değil. "380 milyon yıl çok fazla," demekle ve fazla olduğunu bilmekle olmuyor. peki ölümün bir son olduğunu bilmekle de gerçekten bilinçli bir varlık olan "insan" oluyor muyuz? yoksa aynı veri çıkışı sayesinde farkındalık sahibi olduğumuz yanılgısına mı düşüyoruz?

    şahsım adına, ölüme odaklanabildiğim her an yaşama güdülerim yükselişe geçiyor. sınırlı zamanı en hakiki ve tatminkar bir biçimde geçirme isteğiyle dolup taşıyorum ve sığırca geçirdiğim zamanlara yanıyorum. farkındalığımı diri tutmam yönümde kendime notlar yazıyorum, dürtüsel anlarda, fazlasıyla sürüklenip miskinleştiğim ve tembelleştiğim anlarda kafama dank etsin diye yazıyorum. ancak bir gazla not aldığım andaki etkiyi bırakmıyor, ertesi sabah baktığımda. mekanizma böyle çalışmıyor sonuçta. bir yerde de refleksif ve dürtüsel olmak zorundasın zaten. bu kadar insaniyet fazla.

    yine de ölüme odaklanmak, benim bu hayattaki ilacım. gerçekten odaklanabildiğim anlarda bu hayatı yaşadığımı biliyorum.
    #206229 sosyal filozof | 4 yıl önce
    0genel terim