1. bu düşünceye göre hukuk, icat edilen değil, dir. problemine bir kök atfeder. oradadır; tanrısal yahut akıl kökenlidir. bu yönüyle bilgi olarak karşımıza çıkar.

    doğal hukukun değerine yaklaşımını baz aldığımızda, ile sıkı bir bağ içinde olduğunu görürüz. öte yandan zıttı konumundaki anlayışında böyle bir bağ yoktur. pozitivist hukuk, normların kendi içinde yarattığı ve bütünlüğüne odaklanır. hukuk, biçimle ortaya çıkan bir dir. gücünü realiteden alanın ardında daha fazla eşelenecek bir şey yoktur, zira , spekülatiften başka bir şey değildir; hukuk dışında tutulmalıdır.

    gibi pozitif hukukçular ile 'ın içinde bulunduğu doğal hukukçular arasındaki farkı felsefi bağlamda yorumlamak zor olsa da, sosyolojik izdüşümlerden bahsetmek mümkün. doğal yasa teorileri, gibi ulusal ve uluslararası çapta birçok yönetimsel alana etki etti. abd'yi kuran bildirge devletler de doğal yasa tabanında kuruldu.

    özellikle günümüz zihinlerindeki adalet anlayışının, yasaların üstünlüğü algısını mi, yoksa mi gördüğü hususu tam bir karmaşa . harari'nin 'te sunduğu tabloda değeri de bir tür olarak karşımıza çıkabiliyor. eşitliğin adalet olduğuna olan inancı sorgulayan, hakikiliğine duyulan imanı sarsabilecek bazı fikirler var.

    en nihayetinde ni yanlışlayabilmeyi mümkün görmüyorum. fakat bu imkansızlık hali bizleri yanıltmamalı. kanaatimce pozitivist-metafizik ikiliklerde taraf olmaktan öte bir konu bu. öncelikle ikiliklerin temeline niyetsizce inebilmek lazım.

    son olarak, çoğu düşünsel alanda olduğu gibi nde de ilgimi çeken noktalardan biri; saf pozitivist anlayışlar, genelde aksini irdelemezken, yaklaşımlar daha bir algıya sesleniyor. burada da bitmiyor, ün neliği hususu devreye giriyor. tabi bu durum pozitivizm sığ demek olmamalı. fakat pozitivist sonuçları tek başına, yorumlama çabası güçsüzdür. anlamın ardını ve leri eşelemeden varılan her sonuç değersizdir.
    #205041 sosyal filozof | 4 yıl önce
    0hukuk terimi