varsayımın kabulü halinde, bu hayatta felsefe dediğimiz şey bir şekilde olacak mıydı, yoksa biz, yine biz olduğumuz için mi felsefeyi kök bir anlam olarak algılıyoruz?
kanaatimce bunun cevabını verebilmek anlama hakim olmaktır. bu bağlamda anlam dediğimiz şeyi daha üst bir bağlamda anlamlandırabilmemiz mümkün. fakat cevap hiçbir zaman verilemeyecektir.
psikedelik deneyim yaşayanların, deneyim esnasında bir tür dini bağ algılaması üzerine çok şey yazılıp konuşulabilir. ancak en bilinen şeylerden biri, psikedeliklerin bir tür fabrika ayarına döndürücü niteliği taşıması.
geçen aylarda netflix'te yeni bir içerik yayınlandı.
1 saatten biraz fazla süren harika bir sunum olmuş. sadece bu içerik hakkındaki yorumlamalar ve girilen türlü psikolojiler bile düşünenler için çok şey ifade edecek, bir o kadar da hiçbir şey ifade etmeyecektir. ikilikleri kaygısızca yorumlayabilmek esas mesele. olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bunu yorumlayabilmek.
esasen denkleme sokulan benlik kavramı neticesinde anlamı yakalayabilme çabası daha bir anlam kazanıyor. bütün felsefi başlıklar da buna göre şekilleniyor. bu şekil de, bir şekilde arda kalan diğer tüm konuları şekillendiriyor. her şeyin ardında en zekilerin dünya'yı yönettiği, dünya'ya yön verdiği fikri de, ilahi veya kutsal bir modelle karşımıza çıkabiliyor. kendi kendini devam ettiren ve doğrulayan devasa bir a prioriköke kadar gidilebilen bir yol bu. ayrıca dilekte bulunarak evrene enerji göndermek, dua etmek, umud etmek; hep aynı şeyler bunlar.