bilinç ve kavrayışla varacağımız son noktadır. öyle bir noktadır ki, etimolojik anlamda bile bu paradoksal izdüşümü aktarmak "zorundayız." bu zorunluluk, aktarım aşamasında bozulmaya uğramanın, yine paradoksal zorunluluğudur. bu anlamda zorunluluk kavramı da paradoksal evrenin etimolojik bir izdüşümüdür.
"paradoksa varılabilir mi," düşüncesi bile, paradoksun doğası gereği varılamaz olması, üst bir bağlamda da paradoks oluşturur ve bu sonsuza kadar böyle devam eder. bu paradoksal sonsuzluk'un anlamı ise bizler için nihai anlamdır. örneğin tanrı, simülasyon gibi kavramların kökeninde bu paradoksal sonsuzluk yatar. "sonsuzluğun da sonu" düşüncesi bizi bilinçli bir tür "son" ile buluştururken, "bu sonun da sonsuzluğunu kavrayamamak, bizi tekrardan paradoksa sokar ve bu şekilde yaratılıp yaratılmadığımız sorgulamasının sonucu hiçbir şekilde anlama varamaz.
bu varamayışın kavranışı ise, başka boyut algısına sebep olur. esasında bu paradoksal bilinç yapısının bile bir tür evrenin kendisi olduğunu, evren içinde evren düşüncelerine doğru bizi sürüklerken, simülasyon teorisi ile tanrı inancının aynı kökte olup, farklı algılayışlar olduğu sonucu, sonsuz 1(bir)'ifade eder.