herkesin bir türlü kuramamaktan yakındığı, benimse aşırı kurulu olmasından muzdarip olduğum düzen. esnemiyor, uyku düzenim hiçbir şekilde değişmiyor. iki gün geç yatmak zorunda kalayım psikolojim acıların kadını bergen'e bağlıyor, öyle mahzun öyle garip. ve her gün sabahın köründe yataktan zıplayarak çıkmaya devam ediyorum. haftalarca sürdürebiliyorum bu saçmalığı. zaten şu hayatta bir yönüm aşırı olmasa dişimi kırıcam, bıktım kendimden.
şu güneş kaç kere ben uyanmadan doğdu, bilmiyorum. daha doğrusu böyle bir olay yaşandığını sanmıyorum. yazları artvin'e gidiyorum, güneş 04.30'da doğuyor, bendeniz 4'te ayaktayım. çözümsüz bir durum. dünyanın neresine koysan ayçiçeği gibi güneşe odaklanmış tüm mevcudiyetim ve istikbalim. yegane temelim bu. bu temel benim en kıymetli hazinem. bildiğiniz manyaklık.
sabahları zıpkın gibi olan bu bünye, akşamları ise iptal. güneş battı mı, beynim kapanıyor, durduramıyorum, berbat bir şey. arkadaşlarım arasında yaygın bir deyiş var, "istenc'in uyku saati geldi, kalkalım." kazık kadar insanım, çocuk muamelesi görüyorum resmen. gerçi evimdeki misafiri, "iyi siz oturun, benim uykum geldi" diye bırakıp yatmışlığım var, hak edilmiş bir muamele benim gördüğüm. millet haklı.
bugün yine bir sürü işim var ve dün gece çok geç yattım, yine sabah yatakta "bir saat daha uyu allahın cezası" diye kendimle mücadele ettim, yine kendime yenildim, bu sefer daha güzel yenildim.
yola geleceğimi bilsem kendimi eşşek sudan gelinceye kadar döverdim.