1990' lı yıllarda Türkiye'nin en büyük başarılarından biri de şehirlerde kurulan teknokentlerdir, yıllarca merhum Bülent Ecevit'in yakınında görev yapmış kayınpederimin tabiri ile Ecevit'in Türkiye'nin kalkınması için gerekli gördüğü ve gerçekleştirmek için çalıştığı köykentler ile birlikte en büyük hedeflerinden bir diğeride şehirlerde kurulması planlanan ve kurulan teknokentlerdir. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü de bu teknokentlerin en güzel örneklerinden biridir. Şehirlerde kurulan teknokentler bulundukları şehirleri nitelikli bir biçimde kalkındırırken, köykentler de köylü halkın şehre göçünün önüne geçerek köylerde üretimi ve üretimin kalitesini arttıracaktı. Bu suretle ülkemizin aydınlanması ve kalkınması hedeflenmiştir. Ayrıca ülkemizin gençlerinin cemaat ve tarikat adı altında yapılanan terör örgütlerinin dershanelerinde eğitim görmemesi adına İzmir'de yerel yönetimlerde 1999 seçimleri sonrası işbaşına geldikleri zaman ilk iş olarak İzmir'de Bornova ilçesinde görevli yönetici kadroların öncülüğünde Belediye Gençlik Eğitim Merkezleri adı altında bölge insanına sembolik bir ücret karşılığında dershane hizmeti de verilmeye başlanması da Teknokent ve köykent kadar önem verilen bir başka öncü projeydi. Nereden biliyorsun diye soranlara, bu dershanelere ilk kaydı yapılan öğrencilerinden biri olarak eşim zaman zaman bahsettiği için biliyorum diyebilirim. Bu bağlamda dini istismar eden Fetö terör örgütüne karşı ve ne olduğu belirsiz cemaat ve tarikatlere karşı bilimin aydınlık yüzünü yansıtan, teknokent ve köykentlerin yanısıra Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda dershane eğitimine de önem vermişlerdir. Ülkemizde Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda görevlerini ifa eden tüm merkezi ve yerel yönetim yöneticilerimizi minnetle anıyorum.