1. Burada birtakım yazarların daha olmak uğruna sözlük gönüllülerinden mütemadiyen bazı taleplerde bulunmasını sorunlu buluyorum.

    Sözlük teriminin geleneksel anlamı "sözcük ya da sözcük grupları hakkında bilgi edinmek için başvurulan referans kaynak" olarak özetlenebilir. Sözlüklerin geleneksel yapılanması da çoğunlukla tek bir alanın bilgilerini (felsefe sözlüğü gibi) ya da bir dilin kendine mahsus sözcük bilgisini aktarmak üzerinedir. Keza geleneksel kullanımı ise anlamından üstünkörü fark edilebileceği gibi "gerekçesi çeşitli olmakla birlikte ihtiyaç duyulduğunda ya da keyfi bir sebeple ilgilenilen ya da bazen tesadüfen ilgi uyandıran sözcük ya sözcüklerin okunmasıdır." interaktif bir sözlük ise her ne kadar bir sosyal ağ mantığıyla işlese de önünde sonunda sözlük kavramının bu geleneksel özelliklerinin taşıyıcısıdır. İnteraktif ve dijital olmasının elbette çeşitli avantajları vardır. Örneğin metinlerin yazarıyla diyalog kurma, metinleri güncelleyebilme, sınırsız yazma/okuma/etkileşim/konu, konu hakkında kişin kendisinin de bilgi verebilmesi imkanı vb. fakat dedim ya buna rağmen geleneksel sözlüğün geleneksel anlamı burada dahi korunur. Örnek vereyim:

    Hepimiz sol frame'de olan her başlığa tıklamıyor, tıklasak bile okumuyoruz. Kimileri anket başlığını kategori zırvası olarak değerlendirirken kimileri bilim fetişizmini sıkıcı buluyor. Fakat en sonunda hepimiz ilgimizi çeken ya da ihtiyaç duyduğumuz malumata erişmek için bu sözlükteyiz. Amacı sosyalleşmek olanlar bile sözlüğün referans kaynağı olma özelliğinden sıyrılmayı kolay kolay başaramaz.

    Konuyu dağıttım. Ne diyordum? Görünür olma arzusu. Geleneksel sözlüklerde hiçbir bilgi ya da yazar okuyucunun etkisi olmadan öne çıkamaz. Sürpriz. O sözlüklerde olan çok nitelikli yazılar dahi bir hareketle (sayfa çevirme) bir süreliğine ya da sonsuza dek okunmadan geride öylece kalabilir. Bir yazar kendi engin bilgisini ve o bilgiyi edinmek için harcadığı enerjiyi kutsal bulup takdir ve onay almak için çırpınsa ve sözlüğü kendi tekeline almayı başarsa bile "tık" istatistiğini arttırması mümkün olmayabilir. Metin, yazar ve okuyucu arasındaki ilişkiyi tartışan araştırmalar genellikle okuyucunun anlamlandırma ve ilgilenim düzeyinin metnin değerini ya da anlamını belirlediği sonucuna ulaşmıştır.

    Deniliyor ki "yazdıklarım anket başlıkları arasında kayboluyor, ilgilisine ulaşmadan kayıplara karışıyor." doğru, tam da böyle oluyor. Ancak siz neden bir ilgili kitlenin olduğundan bu derece eminsiniz? Ya da neden herkesin sizin ilginizi önemsemesini bekliyorsunuz? Örneğin ben de çevirilerin ve kavram setini bilmediğim alanlardaki belli ki çokça taranmış makaleler sonucunda oluşturulmuş, dikişle tutturulmuş ve bağlamı bol bilimsel makale tadında metinlerin mütemadiyen sol frame'i doldurmasını pek yorucu buluyorum. Bir yazardan çok okuyucu olarak aradığım ya da beni okumaya şevklendirecek girdiler anın arkasına düşüp duruyor. Duruyor mu? Bilmiyorum. "kaliteli yazarlarız, uzun yazıyoruz, bakın ne kadar çok okuduk öğrendik sizlere aktarıyoruz, okuyun da bir şeyler öğrenin, bizi gözden kaçırmayın." baskısı doğası itibariyle çok afaki ve didaktik değil mi sizce de? Verdiğiniz emeği takdir ediyorum, yanlış anlaşılmak istemem. Yalnızca kendinize bir parsel ve kitle edinmek için kullandığınız dil ve yöntemi sakıncalı buluyorum.

    Son olarak herkesin kendisini biricik hissetmesini anlamakla birlikte başka biriciklerin tercihlerinin acımazısca eleştirilmesinin sözlüğe katkısı olmayacaktır. Sözlüğün teknik anlamda gelişimine olan faydadan bahsetmediğim umuyorum anlaşılıyordur.
    #203038 ruz | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    5tespit