aristoteles'i en iyi anlamış ve yorumlamış islam filozofu olan ibn rüşd, ahlaki kavramlar ile tanrı buyrukları arasında bir ayrım yapılması gerektiğini savunur. aynı aristoteles gibi o da her şeyin bir doğası olduğunu, bunun da o şeyin amacını belirlediğini söyler. bu bağlamda, mutluluğu insanın hayattaki nihai amacı olarak görür; bu amaca erdemli bir hayat sürerek ulaşılabileceğini, bunun da ancak ideal bir toplum düzeninde mümkün olacağını savunur. insanın özgür bir iradeye sahip olduğunu; ancak dış dünyada gerçekleşen olaylar konusunda bağımlı olduğunu belirtir. insan özgür iradesini iyi ve kötü arasında tercih yapmak suretiyle kullanır. devletin esas görevlerinden birini, vatandaşları erdemli yaşamaya teşvik etmesi ve bunun için gerekli ortamı yaratması olarak tespit eder. devletin vatandaşını eğitme ödevi olduğunu söyler.
felsefeyi islam inancına aykırı bulanlara karşı çıkan, felsefe ve ilerlemeden yana olma cesaretini gösteren ibn rüşd'ün eserleri yasaklanmış ve yakılmıştır. felsefe ve dinin düşman olmadığını kanıtlama çabalarının ne kadar beyhude olduğunun, yine dindaşları tarafından reva görülen bu muameleden daha iyi bir göstergesi olamazdı sanırım!
islam'ı aklileştirme yolunda verdiği yoğun çabaya rağmen kıymeti hristiyanlar tarafından bilinmiştir. islam felsefesinde gazali'nin zihniyeti maalesef akla üstün gelmiştir.