Mart 2018 tarihinde Avusturya Zell Am See'den Innsbruck'a giderken istasyonda afişini görüp merak ettiğim, Zell Am See'de bulunduğum 20 gün içerisinde de zaten yayınlanmış olan tek sezonunu devirdiğim,izlediğim süre boyunca Avusturya'nın mart falan dinlemeyip kara kışını yaşattığı, tipi şeklinde kar fırtınalarının olduğu ve güneşin erkenden battığı zaman diliminin de arka fonda enfes bir dekora dönüştüğü zamana eşlik etmiş dizidir.
Etrafta zaten herkesin almanca konuştuğu günlerime denk gelmesi dizinin gizemini iki katına çıkartmış ve beni daha da etkilemiştir. Elbette bir kelime bile almanca bilmememin bu esrarengiz duruma katkısı olmuştur. Otobüs durağında beklerken çok yüksek ihtimalle sadece akşam ne pişireceklerini konuşan insancıkların sözleri ve sesleri beni akşam izleyeceğim diziye fazlasıyla hazırlamıştır ve ben bu büyüyle ilk sezonu izlemiş oldum...
Son sezonu bir kaç ay önce yayınlanan dizinin muhtelif platformlarda çılgınca eleştirilmekte olduğunu görüyorum. Dizi ismi vererek kimseyi incitmek istememekle beraber ülkemizde yapılan işler ortadadır. Yayıncısına sorsan izleyici bunu istiyor der, izleyicisine sorsan yapmıyorlar ki izleyelim der, feci sarmal.
Ama elimizi vicdanımıza koymak şarttır ki gerçekten kaliteli bir iştir Dark.
Atmosfer, çekimler, cast ajansının başarısı, bazı bazı öne çıkan oyunculuklar, ve o kasvet ve o kasvet ve o kasvet... Takdir edersiniz ki festival filmlerinde sıkça ekmeğini yediğimiz bir daldır kasvet. Bunu üç sezona yayarak hissettirmek, sessizlikten üzerinize gelen gerginlik, diyalogsuz yağmurun eşlik ettiği bakışlar...
Daha iyisini yapmadığım ya da daha doğru ifadeyle yapamadığım, bir şekilde yapabilecek bir grupta da yer almadığım bir şeyi, her ne olursa olsun, eleştirirken biraz dizginlenmek gerektiğini düşündüğüm bir felsefem var naçizane..