1. özgürlük aslında eşitlik üzerine kurulu bir adaletle muhkem bir paradigmadır. sanıldığının aksine, esaretle taban tabana zıt bir kavram da değildir. ve bu sebepledir ki özgürlük hakkında yazmak özgürük nedir sorusuna cevap bulmak için de olamalıdır. çünkü salt bir özgürlük, insan için ancak ve ancak bir ütopyadır. çokta arzulanan cennet tasavvurudur.

    insan politik bir fenomen, ve politik olan da etkileşim içinde olandır. Toplumu meydana getiren insan toplum içerisinde yer aldığında halihazırda bir toplumsal sözleşmeyi kabul ederek kamusal fayda uğruna özgürlüğünü de feda eder. kendi rızası ile otoriteye özgürlüğünün bir kısmını altın tepsi ile sunar.

    işte böyle başladı bir kavramın yokoluşu.. evet kölelik kalktı belki fiilen dünyadan ancak gel gör ki yalnızca değişen şekliydi zulmün.

    özgür olduğunu sanan zavallı bireyler hep daha çok özgürleşmek için sistemin çarklarını işletmeli ve kotalı özgürlüklerini büyük bir şevk ile satın almalıydılar. doğduğu toprakların acısıyla, sancısıyla açılıyordu hesapları. birilerinin çizdiği sınırların ötesine yine birilerinin izni olmadan geçemeyecek kadar bile kotalı özgürlükleri vardı onların.. ve böylece sürüp gidiyordu işte bu düzen ..

    birey özgür olmak için sistemi yıkmaya mecburdu. sistemi yıkmak için de neleri feda etmeliydi insanlığa dair ? güçlü olanın, zengin olanın daha fazla özgür olduğu ve insanların güç için yarıştıkları bir dünya kurulmuştu. değişemezdi artık bu düzen..

    ve düşünmek bizlere sorular kadar cevaplarını da kazandırıyor. salt bir özgürlük fani insan için çok fazla. çözüm nedir derseniz de;
    çözüm eşitçe ve adilce bir özgürlük..
    #201039 yadellerdeyabanci | 4 yıl önce
    0kavram