1. 'nun yazdığı, yönettiği, başrol oyuncu olarak yer aldığı ve müziklerini yaptığı 1998 yapım film. gallo absürtlüğün sınırlarında gezerek, bize anlam ifade etmeyen öğeler kullanarak billy brown'ın dünyasının hatlarını daha belirginleştirmiş, ne söylenmek isteniyorsa daha yüksek sesle söylenmesini sağlamış ve filme çekici bir hava katarak bizi anlama derdine sokup, sürükleyicilik katmıştır. kanımca bu aşırıcılığın farkında olarak film izlenmeli, olayların gelişimi ve karakterlerin verdiği tepkiler günümüz gerçekçiliğiyle değerlendirilmemelidir. filmin teması bana göre sevgidir. sevginin insanın yaşamındaki en temel şey olduğu, yokluğunun verdiği zararlar ve varlığının dönüştürücü gücü.

    -- spoiler --


    karakterlerin aşırı davranışları onların ciddi psikolojik sorunları olduğuna dair genel bir kanı oluşturmuş olsa da ben layla'nın stockholm sendromuna kapıldığını düşünmüyorum. zira filmin sonuyla çok uyumsuz olur. filmde layla'nın karakterine ve yaşamına dair çok az iz bulabiliyoruz ve bence bu, geri kalan boşlukları izleyicinin doldurması için yapılmış. bana göre layla yalnız, fark edilmeyen, çocuksu bir edayla sevmeye aç bir kız. yine aynı çocuksulukla tehlike kavramını anlayamayan biri. billy ile yaşadığı macera ona keyifli geldiğinden ve billy'nin tüm kaba davranışlarına rağmen onun ruhunu okuduğundan ve layla kendine has özelliklerinden dolayı billy'den hoşlanıyor, böylece olaylar gelişiyor.

    tüm yönüyle ortaya konan karakter ise billy. billy sevgi ve ilgi görmemiş, sevilmeye aç, kötü bir çocukluk yaşamış, takıntılı bir karakter. kötü biri değil ama komik derecede kaba biri. sevilmediğinden sevgi gösteremiyor, kendine olan güvensizliğini kendi hakkında doğru olmayan abartılı söylemlerle saklamaya çalışıyor. kendine yardımcı olmak isteyenlere düşmanca bir tavır sergilerken içten içe, bir anlamı olmasa da onu umursamayan ailesine kendini kabul ettirmeye çalışıyor.

    hikaye billy'nin kendini ailesine kabul ettirme çabası için giriştiği tuhaf eylemlerle başlıyor. ailenin billy'e olan ilgisiz ve sevgisiz tavırları, ruhsuz ve karamsar atmosfer izleyiciye çok kolay ulaşıyor, o gergin ortam çekim teknikleri ile daha da belirginleşirken ailenin kişinin gelişiminde ne kadar önemli olduğu vurgulanıyor.

    billy aile ziyaretinde belki de ailesi ona biraz ilgi ve sevgi gösterse hayatında bir şeylerin değişeceğini düşünüyor ama istediğini bulamıyor. otel odasında yaşanan absürt, yarı sıcak olayların ardından hayatının berbatlığından çıkış noktası bulamayarak hapise girmesine neden olan adamı ve ardından kendini öldürme kararı alıyor.

    bana göre böyle karamsar bir film için gallo farklı tipteki izleyiciler için biri mutlu biri mutsuz iki farklı son bırakmış. ben mutlu olanı kabul ediyorum. yani sevilmeye aç, mutsuz, hayatı kötü bir kişinin, birinden gördüğü ilgi ve sevgi sonucu daha mutlu, güzel bir hayat yaratabileceğinin inancını.


    -- spoiler --


    0film