1. katiline aşık olmak.

    önce aşkı tanımlasam, ilk aklıma gelen sevgili, eşe duyulan şiddetli duygu olurdu. “bir delilik hali” demiş, adını unuttuğum ama tanımını unutmadığım yazar.

    ama aşk denen duygu, sadece genel anlamda anladığımız şey de değil bence. menfaate, paraya, güce, makama, başarıya, hırsa, yemeye, içmeye, sevişmeye, övgüye, beğenilmeye vs. olan aşkımız var birde. varoluşsal olarak, hayvansal dürtüler bunlar. aslında hayatta kalabilmek adına olması gereken birazda. doğal seçilimin güç kriterleri.
    dinler terminolojisinde nefis olarak adlandırabilir, hep kötülenen.
    nefis; yani insan iştahını kabartan şey. şiddetle istediğimiz, isteğimize aşık olduğumuz.
    bu bir yanımız işte, kimine göre karanlık yanımız ama en gerçek yanımız, en tehlikeli yanımız.

    bir de insanın özü olan içindeki cevheri, yani öbür yanı.
    “hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
    merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen”
    beytinde şeyh galipin dediği gibi. yani “kendini yargılama, çünkü sen kainatın göz bebeğisin.”
    insanın çok kıymetli vicdanı, kalp pusulası, onu kainatın hem veziri hem rezili yapabilecek bıçak gibi baş belası aklı. bu da insanın literatürde övülen diğer yanı.

    iki yönlüyüz yani, iki kutuplu, iki karakterli, iki cinsiyet, polar, apolar (en az iki). kainatın muhteşem zıtlık paradoksu gibi. gece ve gündüz, ay ile güneş, raskolnikov ve sonia, ak ile kara. ahhh vanya…
    peki hangi tarafımız iyi hangisi kötü?
    içimizdeki bu iki zıttan mustarip, hasta ve yorgun. hep iyi olmak na mümkün, hep kötü olmak daha mümkün.
    aslında iki yönümüz de, ne tam iyi ne de tam kötü. mesele ikisini de dengede tutabilmek, bu zıtları uyum içinde taşıyabilmek. iki güç birbirine balans ayarı.

    lakin o aşka, şehvetlere kendimizi kaptırılsak ve dengeyi bozarsak;
    tahtımızda firavun gibi “sizin tanrınız benim” diye nara atarken,
    karun gibi gözünü hazinelerin zenginliği bürümüşken, bir anlık sendelemenle üzerine çullanırlar.
    hiç sendelemeden yürünür mü peki?
    belki.
    cambaz olsak belki, içmezsek belki, öbür insan yanlarımızı unutabilirsek belki, acımazsak belki.
    ama değilsek .
    aşklarımız yollarımıza pusu kurmuş birer vahşi hayvan gibi beklerler, sendelediğimiz anda atılmak için.
    canavarca hislerle işlenmiş taksirli suç... kasten, cebren .

    ve son nefesimizi verirken, hani katil ve maktul göz göze gelirler ya işte o zaman anlarız katiline aşık olmak ne demek. nasıl da şehvetle istedin onu nasıl, elleri nasılda boğazını sıkmakta, o kıyamadığın canım elleri nasılda nefesimizi boğmakta.
    gözler cam gibi ona takılmış, aşk dolu bakışlarla yerinden uğramıştır artık.

    aşk cinayeti işlenmiştir.

    ve aşık olduğumuz şehvetler koca bir hüsran.

    ve stokholm.
    0sendrom