1. miras ve alacak davalarım bitiyor, alacaklarımı tahsil ediyorum. 15 metre, içinde yaşanacak kalitede bir katamaran alıyorum. Sonra ver elini çanakkale boğazı. Kıyıdan Kıbrıs'a kadar yavaş yavaş iniyorum. Kıbrıs'tan içki ikmalini yaptıktan sonra vira bismillah; canım sıkılana kadar yada mecburi bir durum olmadıkça geri gelmiyorum.
    Ülkenin insanı, gündemi, siyaseti, ekonomisi beni çok yordu. İdealist üniversite zamanlarımda insanların daha iyiyi hak ettiklerini ancak daha iyinin ne olduğunu bilmediklerinden böyle bir yaşama mecbur bırakıldıklarını sanıyorum. Yıllar içinde öğrendim ki; insanların istediği yaşam biçimi bu. Avın başında yemek için birbirlerine kükreyen, saldıran aslan sürüsünden hallice bir yaşam. Gücü yeten, gücünün yettiğini daha çok et için bastırıyor. Bunu istemeyerek de olsa kabullenip, o sürüye dahil oluyorsun.
    Yaşama dair düşüncelerim de değişti haliyle. Bir kaç acı veren ilişkiden sonra kadın-erkek ilişkilerinin dinamiğini de anlıyorsun. Asla istediğin, beklediğin, hayalini kurduğun gibi bir ilişki yaşayamayacağını anlıyorsun. Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini yapıyor. Herkesin bir düşünce yapısı, hayalleri, beklentileri, istekleri var. Bunların hepsi kimi zaman seninkinden farklı. Kimi zaman belirli bir ölçüye kadar uyumlu. Bu uyum süresince ilişkiler yaşanıyor ve sonrasında bitiyor.
    Hani derler ya; yalnız geldik, yalnız gideceğiz. Hayatın bir anında hayallerinin insanlardan uzaklaşmayı içerdiğini fark ediyorsun. Maddiyat ise sadece bu lüksü sana sağlamayı amaçlıyor. Kimileri insanlar ile arasına yüksek duvarlar koyuyor, kimileri statüye dayanan görünmez kalkanlar, kimileri ise denizler. Ben insanlardan araya denizler koyacak derecede bıktım. Günlerce insan görmeyip, artık insanları özlemek, onlara kavuşma düşüncesinin yaratacağı heyecanı istiyorum. Bazı günler tiksinti derecesine varıyor bu duygular.
    Hep böyle değildim ki... İnsanlara dair hep iyi ve güzel duygular ile büyüdüm. "puştluk" nedir bilmeden, dürüst ve adil bir insan olmak ülküsü ile yetiştirildim. insanların özünde iyi bireyler olduğu ve istemsizce, sadece şartlar ve kötü deneyimler yüzünden iyiye ulaşmadaki yolculuklarında yollarını kaybettiklerini düşünürdüm. Oysaki kendi hayatıma baktığımda var olmam için gereken bu kararı kendimin vermesi gerektiğini gördüm. yani sürüdeki diğer aslanlara kükremek ve et için mücadele etmek insanın kendi vereceği bir karar.
    Bu şekilde olmak istemiyorum. mevcut halimle ise bu toplumda, bu çağda var olmam mümkün değil. Ne beni üzenlerden daha çok üzmek istiyorum, ne de başkalarına doğru olduğunu düşündüğüm şeyleri açıklamak, göstermek, öğretmek. İnsanlarla uğraşarak ömrümden yiyeceğime; "Aman bana ne ya", diyerek uzaklaşır oldum insanlardan.
    İçinde yaşayacak bir katamaran, masraflarımı karşılasın diye tahsilatlarımdan gelecek para ile düzenli getiri olsun diye alınan bir kaç daire, dükkan...
    Sonra yolcudur abbas.
    #196390 brooklyn | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket