bahsedildiği gibi taş devri olmamakla birlikte, güllük gülistanlık bir dönem de değildir. öncelikle derviş zamanı yapılan yapısal ekonomik reformlar ile yapılış şekli tartışmalı da olsa dalgalı döviz kuruna geçilmesi ülke ekonomisi açısından önemli bir gelişmeydi. ayrıca evlere şenlik bankacılık yapısı da bu dönemde temelleri atılmakla birlikte akp dönemi ile düzeldi.
ayrıca, devlet bütçesi konusu oldukça sıkıntılıydı. 1050 sayılı muhasebe-i umumiye kanunu'nun yerine getirilen 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile cidden önemli bir iş yapıldı.
kamu ihale kanunu ile kamunun alımlarında batı standartları yakalandı. şimdi yandaşa ihale veriliyor olayı değil konum. o konu tamamen denetleme ile ilgili. fakat önceki 2886 sayılı devlet ihale kanunu (ki kamunun gelir sağladığı ihaleler halen bu kanuna göre yapılır) incelenirse görülecektir ki günümüzün dünya ihale standartlarının oldukça gerisindedir. dahası kamu ihale kurumu ve ekap ile ihale süreçleri her kesim için çok daha şeffaf ve erişilebilir hale gelmiştir.
akp öncesi dönem, halen ülkenin 80 darbesinin şokunu üstünden atmaya çalıştığı dönemdir. siyaset sert kutuplaşmalı ama çok kutuplu bir haldeydi. sert kutuplaşmalar insanları kemikleştiriyorduysa da çok kutuplu politik hayatta karşılıklı bir nefret seli oluşmuyordu. bunu bugünün siyasal iklimi ile açıklamak zor ama radikal islamcılar ile radikal sol yapılar birlikte mhp'liler ile kavga ediyordu. dediğim gibi çok kutuplu siyasal hayat çok enteresan ittifaklar yaratabiliyordu ve bu da bugünün gözüyle bakılınca daha toleranslı bir siyasal düzlem olarak görülebiliyor.
buzdolabı yoktu muhabbetlerine ise girmiyorum bile... yazarkasa fırlatılan dönemde buzdolabı yoktu derseniz bu olsa olsa ironi olur.