1. kant'ın deontolojisi anladığım kadarıyla herkesin mutabakata varıp, yine aynı mutabakat ile değiştirilebilen/dönüştürülebilen kamusal yaşamın kurallarına uymayı, ''nedensizliği''(çıkar,kişisel menfaat) bakımından özgürlük ile bağlaması. isteğe ket vurmak, arzuyu sentetikliğine vurgu yaparak sbastırmak. zaten özel hayatı bunun en iyi örneği.

    yine çok kabaca akıl hususunda da, tanıdık olan post-modern felsefenin kavram ile ele geçirdiği, veya epistemolojik ve yorumbilgisel olarak kurcalayarak gerçeklikten muktedir olan dil ile kopardığı(kant'ın deyimiyle metafizik ile öbür dünyayı işaret etmek) ve yeniden ürettiği pek çok konuda, aklı ''olabilirliği'' noktasından eleştirerek, olanı, yani bu dünyayı ve gerçeği işret ediyor.

    evet, bazı hususları ve kaba olanı aslan ağzı gibi açmayı daha sonraya bırakıp ufak tefek ayrıntıları (baya karışık ve alakasız bir şekilde) yazayım:

    - bir büyücünün hayalleri'nde bir şeyi kavramaya çalışan anlığın, ''anlığın eylemi''nin asla tam anlamıyla yansız olamayacağını, anlığın herhangi bir ahlaksal ''ilgi''den kaçınamayacağını açıkça belirtir. öyle ki metafiziğe, metafiziksel tanrı anlayışına ve metafiziksel duyularüstü evren kavramına karşı onun açmış olduğu savaş aynı zamanda bir ''otonomi ahlakı''nın yeni ve pozitif bi şekidle temellendirilmesi yoluna verilen bir savaştır. (s.129)

    - tamamen gerçek bilgelik konusunda yüreğin akla bir buyruk koyduğunu, ukalaca büyük girişimlerden ve herşeyi içerme iddiasındaki şamatacı öğreti düzenlerinden kaçınmak gerektiğini vurgular. mongaigne'in yaşama felsefesinde ''neyi biliyorum?'' sözünün bir şiar haline ykselmesinde olduğu gibi, kant da şunları söyler: yüksek felsefe okullarının yöntemli gevezeliklerinde, çoğu kez, zor çözülecek bir sorunu sözel kurmacalarla geçiştirmek konusunda bir uzlaşım vardır: çünkü bu, daha hoş ve daha fazla kılı kırk yarmaya elverişlidir.

    - metafizik onun için hala bir bilimdir, ama metafizik artık duyular-üstü bir evrenin bilimi değil, tersine artık insan aklının sınırlarının bir bilimidir. öyle bir metafizik, insanlara kendi özel donanımları ve onlara uygun düşen konu çevreini gösterir. öte yandan sınırlarını bilen insan, ne yönde eyleyeceğini daha iyi gören insandır. çünkü kant iin insan eylemde bulunmak kiçin kendisini bir ahlaksal belirlenim içine sokma ihtiyacı duyan tek varlıktır. (s.117)

    - bir şeyin peşine düşen insan zekası hiç de tamamen yansız değildir ve bu yazıya yön veren şey, yani gelecek umudu da bir mekanik önyargı olarak yazıyı yanlı kılmaktadır ama bu benim aşamadıım ve aslında aşmayı da istemediğim tek hatadır. (s.110) -hermeneutik, paradigma eleştirisi ve psikanaliz temelleri gibi değil mi?-

    tam bir rousseau hayranı.

    ''çalışma odasının tek süsü rousseau'nun duvara asılmış resmiydi.'' hasse, bir masa arkadaşından kant'ın son konuşmaları. (s.6)

    - kant'ın 1762 yılında o sırada yeni yayınlanmış olan emile'i okurken ilk kez gündelik alışılagelmiş düzenini nasıl aksattığını ve arkadaşlarıyla öğle sonras gezintilerinde kitap üstüne nasıl heyecan ve hayretle konuştuğunu bize aktaran bu anektodlar, rousseau'nun yapıtlarının daha en baştan onun için ne ifade ettiğini açığa çıkarır. ''rousseau'yu beni artık ondaki ifade güzelliğinin etkileyemeyeceği ana kadar uzun uzun okumak zorundayım ve onu ancak bundan sonra layıkıyla akıl yoluyla tanıabilirim. '(s.122)

    prusya yönetimiyle din konularındaki yazıları nedeniyle çatışma çıkmıştır ve 1 ekim 1794'e kraliyet kant'ı hedefe alarak yazı gönderirerek kutsal kitaba karşı yapılan alçaltma girişimlerine bir son verilmesi isteniyor ve kant herkesi şaşırtarak majestelerinin bir uyruğu olarak bu gibi yazılardan ve konular hakkında görüş beyan etmekten kaçınacağına dair açıklama yapıyor.

    1794'te biester'e gönderdiği yazının son satırlarında: ilkelerime karşı olmadıkları sürece, yei yasaların buyurduğu her şeyi noktası noktasına izlerim. yani yasalar yasaklamışsa imdiye kadar yaptığım gibi, bu yasaklara uyarım ve bu beni üzmez. yaşam kısa. (s. 512...)

    - günlük programlarına uymadığı tek gün fransız ihtilali'ni haber aldığı günlerdi.

    bir ara derlemeye toplamaya gelinir herhalde.

    ernst cassirer, ''kant'ın yaşamı ve öğretisi''
    #192458 proust | 4 yıl önce
    0filozof