1. ön bilgi: numaralı girdide bir tablodan bahsetmiş ve bu tabloda rus yazar gogol'un bir tasvirinin de bulunmasını, büyük yazarın dinsel dönüşümüne bağlamıştım. aslında bağlamamıştım. durum apaçık ki böyleydi. bu dönüşümü başka bir girdinin konusudur, diye o tabloyla ilgili girdide detaylandırmamıştım. şimdiyse, gogol'un en önemli eseri kabul edilebilecek ölü canlar'dan hareketle, gogol'un yaşamış olduğu radikal değişimi detaylandırmaya çalışacağım.

    rus edebiyatında çığır açmış yazarlardan birisi olan , kuşkusuz bu çığır açma yeterliliğini romanında doruğa ulaştırmıştır. elbette palto, bir delinin hatıra defteri gibi özgün ve çarpıcı eserleri de ortaya koymuş olsa da ölü canlar, rus edebiyatını derinden sarsan bir etki yaratmıştır.

    gogol ölü canlar'ı, dante’nin ’sına benzer bir biçimde bir trilojinin ilk kısmı olarak yazmayı planlar. yani aslında ölü canlar, gogol'un planladığı komedyanın cehennemidir dante sıralamasına göre. gogol'un cehennemi, yani ölü canlar 1842 yılında basılır. pek zengin olmayan, toprak sahibi köylü bir aileden gelen gogol, ölü canlar'da köylülüğün durumunun ve feodalitenin sert bir eleştirisini gerçekleştirir. bana kalırsa puşkin'e de selam gönderir bu noktada. basılmasında ve dağıtılmasında büyük sorunlar çıksa da kitap herkesi derinden etkilemeyi başarmıştır bile. kitabın esas karakteri, ölü canlar efendisi çiçikov, benim adıma görülmüş en özgün edebiyat karakterlerinden birisidir. örneğin dama oynarkenki tavrı dahi tek başına tartışmaya değerdir.

    kitap; ölü canların, yani ölü köle köylülerin satılması üzerinden fırsat yaratan çiçikov'u işler. endişelenmeyin, bu bir "spoiler" değildir. böylesi bir bilgiyi paylaşmamın bir nedeni var aslında. ölülerin satılabilmesi durumu, kurgusal dahi olsa kabul edilemezdir ve gogol, gerici basın tarafından kafirlikle suçlanır. halbuki yaşayanların satılabilmesi dönem için son derece meşrudur. aslında gogol tam olarak çiçikov ile kendini gösteren feodalite ve kilisenin birlikte hareket etmesini, ortaya çıkardıkları sonuçları eleştirmektedir.

    ilk cildin ardından, yakın dostu puşkin'in -evet, yine puşkin- cinayete kurban gitmesine derin anlamlar yükleyip mistisizme yönelir. yazma gücünü kendinde eskisi gibi bulamaz gogol. devleti "dolandıran" esaslı bir karakter olan çiçikov, devam kitabında çara bağlı muhafazakar bir halde belirir. karakterin bu dönüşümü, aslında gogol'un dönüşümüdür.

    bu evrede gogol, kendini tamamen iseviliğin özünü kavramaya verir. kilise'ye gitmeye başlar ve tüm yaşamını dine göre belirler. o dönemlerde kendisini etkileyen, gerici bir papaz olan , gogol'u etkisi altına alır. sanatın, yazmanın, çizmenin tanrının onaylamayacağı şeyler olduğunu belirtirken son hamleyi şu cümle ile yapar: bütün eserlerini şeytan yazdı senin, ruhunu kurtarmak istiyorsan edebiyatı bırak! sanki yaklaşık 200 yıl evvel edilmemiş gibi bu sözler, 21. yüzyılda dahi tanıdık bize...

    çocukluğundan bu yana var ettiği azim, inanç, birikim, sorgulama bir anda yok olur gogol'da. yaşamının her alanında tükenmişlik vardır artık. 1852 yılında, ölü canlar'ın ikinci cildini yakar böylelikle. geriye sadece birkaç not kalmıştır bu cildin ardından. 10 gün sonra da kendisi ölecektir. ölürken sarf ettiği cümle ise, yaşadığı buhrandan kaçmak istercesine sarf edilmiş gibidir: bir merdiven! çabuk bir merdiven getirin.
    #191588 docendo discimus | 5 yıl önce
    1tespit