merhaba dostum, ağzımda acımtırak bir tat bırakan bir yıldan sonra yine buradayım. şu an "bir yol görünse uzaklarda, ışıklar altında son bulan" dizelerinin benim için hayat bulduğu yerdeyim. bu yolun görebildiğim kısmından sonrası bir dağın arkasına dolandığı için göklere uzanır sanırdım küçükken. keşke gerçekten göğe giden bir patika olsaymış demiyor değilim içimden. insanlardan kaçmak daha kolay olurdu belki de...
tüm şehir bu noktadan görülebildiği için başta birkaç araba vardı etrafımda. sonra trafik polisi, sanki benim için geldi ve tek bir anonsuyla tüm duran arabaları hareketlendirdi. bisikletimle çıktığım için bir ben kaldım, bir de kulağımda sen... ikimiz şehir manzarasıyla baş başayız, en azından bir süreliğine.
geldiğimden beri kaç 5 dakika 54 saniye geçti bilmiyorum. yerinde yaşanılan hüznün mutluluk getirdiğini bildiğim için dokunmadım sana. oturup dertleşme zamanı sanırım, inancımın kalmadığını söylesem bana kızar mısın? nakaratına eskisi gibi içimden gelerek eşlik edemiyorum artık, fark ettin mi emin değilim. elimde miydi inancıma sahip çıkmak onu da bilmiyorum. öyleyse bile ben beceremedim, özür dilerim.
her şeyin abimin ismimi koyduğu günkü gibi tertemiz kalmasını dilerdim. gözlerimi kaparsam o güne geri dönebilir miyim?