fatımiler tarafından kutsal kabir kilisesi'nin yıkılması, düzenlenmesinin ana sebeplerinden birisidir. yalnız fatımilere sinirlenen avupalılar ne alakaysa hıncını ilk önce yahudilerden çıkartmışlardır.
haçlılar yoldayken, daha renanya'ya varır varmaz yahudileri kılıçtan geçirmişlerdir. yahudiler bölgenin episkoposuna sığınsa bile gözü dönmüş haçlılar episkopos bile dinlememişler.
kutsal kabir kilisesi'nde kimin yer süpüreceği bile kavga konusu olabiliyor. hristiyanlar açısından o kadar kutsal bir yer. belki müslümanların kabe'si ile aynı kefeye koyulabilir belki bu sebeple.
ama papa ii. urbanus bile bu seferin düşündüğü gibi olmayacağını, iplerin çoktan elinden kayıp gittiğini de renanya'daki bu olaylar neticesinde fark ediyor. tabii atı alan ren nehri'ni çoktan geçtiği için de (bir de bu mezar olayı var elbette) olayları seyrine bırakıyor.
papa'nın ikinci hayal kırıklığı da, fransa kralının bu sefere katılamaması. elbete godefroy de bouillon, baudouin de boulogne gibi soylu isimler seferde mevcut. ama sıkıntı fransa kralı i. philippe'in papa tarafından sefer öncesinde aforoz edilmesi (philippe'in önce akrabasıyla evlenmesi, sonra da evli olan başka bir soylu kadınla kocası yaşarken evlenmesi vs gibi sebeplerden) ve ortamdaki otorite eksikliğidir.
eğer fransa kralı seferin başında olsa, haçlıların yaptığı taşkınlıkların çoğunun gerçekleşmeyeceğini düşünmekte çoğu tarihçiler (papa da bu fikirde). zira seferi komuta edenlerin çoğu aslında bir fetih sonrasında kral olmaları da soyluluk dereceleri bakımından pek de mümkün olmayan kişiler. haliyle bu da haçlıların organizasyonunu bozan etmenlerden. koca ordunun başındaki kişiler günümüzdeki ordu hiyerarşilerinde en fazla yüzbaşı falan olacak kişiler. yine de bu kadar beceriksizliğe ve disiplinsizliğe rağmen o kadar yol kat edip kudüs'e varmaları gerçekten ilginç bir durum. zaten zaman zaman kendileriyle de savaşıyorlar. durum o kadar vahim.*