1. - tatlım büyüdüğünde ne olmak istiyorsun?
    + ben önce insan olmayı öğreneceğim.

    Yukarıdaki diyalog bir arkadaşımla şu an 12 yaşında olan kızıma ait. O zaman 10 yaşındaydı. Cevabıyla beni de şaşırmıştı. çünkü onunla henüz bu tür konular üzerine konuşmamıştık. Hep söylediğim "en iyi öğrenme yöntemidir sosyal öğrenme" söylemimi bana doğrulatmış oldu. Çocuklar nasihatla değil yetişkinlerin kendi aralarında konuştuklarından veya yaptıklarından kaptıkları ile öğreniyor. Bireyin en etkili okulu ailesi. Erdem sahibi olabilmeyi, insanları gördükleri ile yargılayıp hakir görmemeyi, sevmeyi/nefret etmeyi de adabı-usulü de ailesinden öğreniyor. "bu insan bu ailenin içinden nasıl çıkmış?" dediğimiz istinai durumları saymazsak...

    Olayı daha önceden bilenler bu yazdıklarımın izban kekosu ile bağlantısını kurabileceklerdir. Benim gibi daha önceden denk gelmeyenler için olayı anlatayım. Beş yıl önce Bir kadın izmir'de trende karşısında oturan, kitap okuyan bir gencin izinsiz fotoğrafını çekiyor. altına "Entel olacağım, kız tavlayacağım diye kendini yırtan İZBAN kekosu, terliklerine bayıldım" şeklinde not düşerek gencin fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşıyor. genç de o dönemde kendi sosyal medya hesabından uzunca bir yorum yapmış bu fotoğrafla ilgili. Kendisine saygısı olan bu insanın Mesajı ironi dolu. Maddi sıkıntılar nedeni ile 6. Sınıfta okulunu bırakmak zorunda kalmış, çalışmaya başlamış. Cümlelerinden: "arkadaşlar fotoğraftaki şahıs benim ve hiç utanmıyorum. Karşımdaki kıza veya çevremdeki hiç kimsenin namusuna bakmadığım için... çalmıyorum, kazanıyor param yettiği kadar kitap almaya, gidebildiğim kadar kütüphaneye gitmeye çalışıyorum. Böyle bir insan olduğum için çok utanç duyuyorum(!). Bana böyle olmayı kitaplar öğretti. Hayvanlaşıp çevremi kirletmiyorum üzgünüm, utanıyorum."...

    Bildiğimiz bir isim gorki de yaşadığı koşullar nedeni ile okulunu bırakmak zorunda kalmış, kendini kitaplarla yoğurmuştur. 'da "hayatımız bizi her türden rezil, aşağılık yanlarının bolluğuyla şaşırttığı kadar; bunca pisliğin, rezilliğin ortasında aydınlık, insancıl bir hayat yaratacağımıza ilişkin sarsılmaz bir umudu var eden ışıltılı, sağlıklı, yaratıcı, insancıl, iyi bir şeylerin karşı konulmaz biçimde gelişip durmasıyla da şaşırtır" cümleleriyle çıkış yolunu nasıl bulduğunu anlatmış... Kendi yolunu arzuladıkları doğrultusunda çizmek isteyen bu genç de  roman yazmış -geçen günlerde sosyal medyada haberine denk geldim. "Okumaktan ve yazmaktan hiç vazgeçmedim" diyor. Henüz romanını yayın evlerine göndermemiş. "Basılmaya değer bulurlarsa basarlar" diyor.

    Bu gence Psikolojik şiddetin alasını uygulamış olan o kadın hakkında da merak ettiklerim var. hayatında kendi için yaşamak dışında neye bir fayda sağladı, kime ne katkılarda bulundu merak ediyorum? "Senden daha iyiyim duygusu" ve Ekşi sözlük ağzı ile kendince bir tespit yapmış. Düzenli olarak kitap okuyup okumadığını merak ediyorum? Kitap okuyup da böylesine düşüncesiz hareket edebiliyorsa bu çok daha vahim durum! O genç, giyimi ile gözünü doldurmuş olsaydı bu defa başka türlü ilgilenmez miydi sizce de? Bu tür davranış biçimi kimileri için zevkli bir deneyimken, kimileri içinse utanç verici. (terlikli izban kekosu olarak Googleda görsel araması yaptığınızda her iki paylaşımı da görebilirsiniz)

    Bir insanın diğer insana üstünlüğünü belirleyen nedir? Sahip olunan maddi güç mü, ünvan mı, cinsiyet mi, dil mi, renk mi, ırk mı, dış görünüş mü? Bunların hangisidir bir insanı diğerinden üstün yapan? Hor görmenin, kıskançlık, öfke ve şişirilmiş gururla (kibir) yüksek oranda ilişkisi var. Kibir, kendi algıladığı üstünlükle sosyal statüye duyarlı değerlendirme yaptırır insana. Esasen kibre neden olan da düşük benlik saygısıdır.

    İnsan onurunu ihlal edici Tutumları sergileyecek haddi kendimizde nasıl bulabiliyoruz anlamıyorum hiç?! Unutmamak gerek ki başkalarını küçümsemek, göreni küçük düşürür. Hiçbir insan, bir diğerinin benliğini yüceltme Eşiği değildir.
    #188905 esinti | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    1lakap