bugün türkiye'nin bir şeyler olmak isteyen gençlik yığını bu hayallerini gerçekleştirebilmek için bir sınava girme yanılgısında bulundular. işletme yazacaklar kendilerini ceo olarak gördü tıp mühendislik yazanlar bilim adamı, kamu yönetimi isteyen kendini vali hukuk isteyen kendini hakim gördü. ben daha önce bunun kadar bir ciddi bir duygu istismarının dinlerde görmüştüm. o kadar dramatik. bakın size küçük bir örnek vereyim üniversite mezunluğu ne işe yarıyor. benim çalıştığım hastenede danışmada 4 yıllık üniversite mezunu insanlar çalışacak. sadece insanlara şu bölüm 2 kat yukarıda demek için mi okudu bu insan. üniversite kavramı içi çok boşaltılmış bir kavram. bir dönerci sizden daha çok kazanacak ve 4-5 yılını harcamadan. bir işi yaparken gerçekten isteyip istemediğinize göre seçin. bir insan aşçı olmak isteyebilir bir dönerci olmak isteyebilir. illa cern'de birtakım cisimcikleri çarpıştırmak zorunda değilsiniz, astronot olmak zorunda değilsiniz. ben sevdiğim bir işi sevmediğim bir ortamda yapmak gibi bir lanetle sınanıyorum. bari siz sevdiğiniz işi sevdiğiniz ortamda yapabilmek için mutlaka yurtdışı faktörünü de düşünün.
klasik bir söylem ama o dakikalar sizin hayatınız değil. hele bölmünüz türkiye'de kaderiniz değil. hatta bölümününüzün ilgilendirdiği işi yapmak bir hayal. gerçekçi düşünün. gerekirse kötümser olun ama kendinize bir kalkınma planı kurun. pembe hayalleri ancak ilgili partinin ilgili bakanı ve başkanı ile iletişiminiz varsa kurun. efendi olun. hayat size adalet bile dağıtırken bunlara bakıyor.
özetle planınız bir bölümü kazanmak olmasın. mevcut şartları düşünerek ilerde ne yapmak istiyorsanız o donanımı kazanmak için bir üniversiteyi okuyun. ilerde kebapçı açmak istiyorsan ve okullu olmak istiyorsan gastronomi oku ve adana kebap ile kırmızı şarabın şu çeşidi iyi gider diyebil ya da ciğer en güzel biranın buğdaydan üretileninden ile iyi gider de. o kadar okudun bir şeyler kat bize.