1. sporculara ve birlikte çalıştığı takıma teknik direktifler veren kişi, mentor.

    basketbol, voleybol gibi birçok branşta bulunmalarına rağmen benim yazım türk futbolunda teknik direktör değişimleri ve bunların neler getirdiği ile ilgili olacak.

    türkiye'de teknik direktör denince akla gelen ilk isim fatih terim'dir. 1975-85 yılları arasında galatasaray'da defansta oynayan, kaptanlık yapan terim, sarı kırmızılılarda bu kadar sene oynayıp şampiyonluk yaşayamayan nadir futbolculardan. hırçındı, serseriydi. sertti. sık kart görürdü. bütün bunların üstüne bir de şampiyonluk gelmeyince (galatasaray'ın son şampiyonluğu 72-73'te brian birch ile geldi. gökmen özdenak kadro dışı kaldığı için onu yemişti. o da başka sefer artık) kendisine "uğursuz" deniyordu. hatta faruk süren galatasaray'ın başına getirdiğinde fazlasıyla tepki gösterilmişti, hagi'nin olduğu bir takıma o uğursuz nasil getirilebilirdi ki? bu eleştiriler, ali sami yen 'de 4-0 kaybedilen fenerbahçe maçından sonra daha da şiddetlendi. ama faruk süren hocanın arkasında (daha sonra çok kez olacağı gibi) oldu. bunun sonucu 8 kez üst üste gelen galibiyet ve bu süreçte atılan 31 gol oldu. neticede o sezonu şampiyon tamamladılar. ondan sonra da 4 kez şampiyonluk ve uefa kupası geldi.

    31 mayıs 2000'de galatasaray'dan ayrıldıktan sonra galatasaray'ın başına 3 kez daha geçen terim, kazandığı 8 kupayla süper lig'in en çok kupa kazanan teknik direktörü.

    bunun dışında, parlayıp sönen teknik direktör performansı da görülmüyor değil. bülent uygun, 2007-08 sezonunda olaylı trabzon maçıyla birlikte iki sezon boyunca sivasspor'u şampiyonluğa oynattı. hele sonraki sezon başakşehir maçına kadar tam 15 hafta boyunca takımı zirvede kaldı. ama olmadı tabi. trabzonspor'dan sonraki ilk anadolu takımı şampiyonluğu, ondan da bir sezon sonra, yani 2009-10 sezonunda bursaspor'a nasip olacaktı. ki bu takımın başında olan ertuğrul sağlam da paragrafın başında belirttiğim gruba mensup. ikisini de 2010 lu yıllarda ne gördük, ne de işittik... gerçi ikisi de anadolu'ya dönüp direktör oldular ama eski zamanlarını asla yaşayamadılar.

    bir de "eski sevgili" mevzusu var tabi. önceden bir takımla başarılı olmasına rağmen o takımın başına tekrar geçtiğinde eski havasını yakalayamayan hocalar... bunun en göze çarpan örneği şenol güneş'tir. trabzonspor'un başında 5 dönem geçirmesine rağmen hiçbirinde ligde şampiyon olamamasına rağmen, beşiktaş'ta ilk iki sezonunda da şampiyon olmayı başardı. bir başka örnek, bursaspor ile şampiyon olan ertuğrul sağlam'ın 2015-16'da küme düşme hattındayken sezon ortasında bursaspor'dan kovulmasıdır. ki bu sezon ersun yanal'ı da gördük.

    jürgen klopp'un zamanında "benim başkanım türk olsa buralara gelemezdim" demişliği vardır. sanırım bu sözden gençlerbirliği eski başkanı ilhan cavcav'a bir pay ayrılır. 35 sene boyunca tam 42 farklı teknik direktörle çalıştı. kemal özdeş'i maça çıkmadan kovmuştu mesela. ama özellikle 2002-03 sezonunda adanaspor maçına kadar şampiyonluğu kovalaması, sonraki sene lizbon'da scp'ye 3 atması gibi bir anadolu takımının tekrarlaması zor olan başarılara da imza attı. ayrıca gençlerbirliği o baştayken tam 28 sene süper ligde kalmayı başardı. bunu başaran takımlar sadece fenerbahçe, beşiktaş, galatasaray ve trabzonspor olunca değeri daha da anlaşılıyor. ilhan cavcav vefat ettikten sonraki sezon gençlerbirliği küme düştü.

    eyyorlamam o ki, türkiye'de çok teknik direktör değiştiriliyor. diğer ülkelerde bazen teknik direktörler (menajerler) takımlarında neredeyse bir ömür tüketiyorlar. bu durum bazen manchester united ve aj auxerre'de iyi sonuçlar veriyorsa da, arsenal'de olduğu gibi başarısızlıklara yol açıyor. teknik direktörü değiştirerek bazen sadece günü kurtarıyoruz. ama günü kurtarmak düşündüğümüzden daha da hayati olabilir...

    #185200 yzrm1 | 5 yıl önce
    0spor terimi